Çin, dünyanın en kalabalık ülkesidir: 1 milyar 300 milyon nüfusu vardır. Bu, ABD nüfusunun dört katıdır. Çin, çok kalabalık ve fakirdi. Fakat her şey değişmekte. Bugün dünyanın kömür, çelik ve çimentoda birinci, enerji kullanmada ikinci petrol ithalinde üçüncü büyük ülkesidir Çin... Son 15 yılda ABD'ye ihracaatı yüzde 1600; ABD'nin Çin'e ihracaatı ise yüzde 415 artmıştır. Büyümenin en şaşırtıcı misali Doğu Şanghay'daki Pudong'tur. On beş yıl önce burası gelişmemiş bir bölge idi. Bugün Şanghay'ın mali bölgesi olup Londra'nın yeni mali bölgesinden sekiz kat büyüktür. Çin ekonomisi dünyanın hızlı büyüyen en geniş ekonomisidir. Çin 2.5 milyon askerle dünyanın en kalabalık ordusuna sahiptir. Dünyanın dördüncü savunma bütçesi ondadır bu bütçe her yıl yüzde 10 artmaktadır. Çin'in büyümesi dünya için hayret verici iyi menfaatler sağlamıştır bu ABD için de doğrudur. Bir Morgan Stanley raporu Amerikan tüketicilerinin son on yılda Çinden ucuz ithalat sebebiyle 600 milyar dolar tasarruf ettiklerini göstermektedir. Son 400 yılda dünya gücünde iki büyük değişiklik olmuştur. Birincisi Avrupa'nın 17'nci Yüzyıl civarında dünyanın en zengin, en müteşebbis ve en hırslı bölgesi oldu. İkincisi ise ABD'nin 19'uncu yüzyılın sonunda ve 20'nci yüzyılın başlarında yükselmesi idi. Siyaset ve ekonomide ABD dünyanın en güçlü devleti olmuştu. Yüzyıllar boyunca dünya Batılı büyük devletlerin ihtiraslarının ve menfaatlerinin sahnesi olmuştu. Hindistan'la birlikte Çin'in yükselmesi ve Japonya'nın da durumunu koruması bugün dünya gücünde üçüncü büyük değişikliği Asya'nın yükselmesini temsil etmektedir. Büyük devletler her gün doğmazlar. Bugünkü büyük devletler, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya son iki asırdır aynıdırlar. Yeni doğan bir büyük devlet karışıklık veya menfaatlerini uydurmak için nizamı yıkma değilse mevcut nizama uymak için gerginlik çıkarır. Almanya ve Japonya 20'nci yüzyılın başında yükseldi, Osmanlı İmparatorluğu yıkıldı. Bu yıkılma modern Orta Doğuyu ortaya çıkardı. Soğuk savaştan beri büyük devletler aralarında savaş görmedi. Fakat Çin'in yükselmesi Batı ittifakında gerginlik oluşturacaktır... Konfüçyanizm, asırlardır var ama, asırlar boyunca Çin fakirdi. Alman bilim adamı Max Weber, Çin'in kapitalizme uygun olmadığını belirtirken Konfüçyanizme işaret etmişti. Çin 1980'lerde büyümeye başladı. Bu, kültürünü değiştirdiği için olmadı politikalarını değiştirdiği için oldu. Tarihçiler Çin'e baktıklarında 1979'u bir değişim yılı olarak görürler. O yıl Sovyet Rusya Afganistan'ı işgal etti ve mezarını kazdı. O yıl Çin ekonomik reformlarına başladı. Aralık 1978'de yeni başkan Deng Xiaping modern Çin tarihinde önemli yeri olan bir konuşma yaptı. Rejimin gelişme ve modernleşme üzerine dikkatini toplamasını belirtti, ideoloji üzerine değil. Deng şöyle diyordu: "Fareyi yakalayın beyaz veya kara kedi olabilir, ama fareyi yakalarsa o iyi bir kedidir..." Çin ideolojik olmayan bir modernleşme takip etti. Büyük bir başarı oldu, ekonomisi yüzde 9 büyüdü. Bu tarihte, ekonomide en hızlı büyüme idi. Bu sıra Çin 300 milyon vatandaşını fakirlikten kurtardı, ortalama Çin vatandaşının gelirini 4'e katladı. Çin -ekonomik üretimini gelecek 15 yılda 3 misli artırarak- Japonya'ya 2015'te ABD'ye 2039'da yetişecek. Bakalım göreceğiz.