Cumhuriyetçilik ne demek?

A -
A +

Cumhuriyet Halk Partisi mensuplarının değişmez kanaatine göre, Cumhuriyet, Türk milletinin ve Türk devletinin en esaslı beka şartıdır. Atatürk onu Türk milletine ve Türk gençliğine mukaddes bir emanet olarak tevdi etmiştir. Cumhuriyetçilik ilkesi bugün şöyle anlaşılmaktadır: Cumhuriyetçilik ilkesi, yeniden kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir yönetim ve rejim biçimi olarak tesbit edilmiş prensiptir. Cumhuriyetçilik; diğer yönden de halkçılık esasına dayanan demokrasinin, milliyetçilik kavramı ile birleştirilmesinden ve laiklik harcı ile örülmesinden meydana çıkmış bir rejim anlayışıdır. Atatürk diyor ki: (Bugünkü hükümetimiz, doğrudan doğruya ulusun kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükümetidir ki, onun adı cumhuriyettir. Artık hükümetle ulus arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet, ulus; ulus, hükümettir. 1923) Bu düşünceyle çağdaş ve batılı özgür demokratik cumhuriyet anlayışını ortaya koyuyor ve: (Demokrasi prensibi, egemenliği kullanan araç ne olursa olsun, esas olarak ulusun egemenliğine sahip olmasını ve sahip kalmasını gerektirir. Bizim bildiğimiz demokrasi siyasaldır, onun hedefi ulusun idare edenler üzerindeki kontrolü sayesinde, siyasal özgürlük sağlamaktır.) Yeni Türkiye devletinin kurucusu Atatürk, kurduğu devlete yönetim biçimi olarak Cumhuriyet rejimini kazandırmış ve "cumhuriyetçiliği" de bir ilke olarak belirlemiştir. Bu ilke; halk-devlet ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini de belirtmekte, egemenliğin ulusa ait olduğu görüşüne dayanmaktadır. Ulusu, kendi yönetiminde söz sahibi yapan; ulusal hükümet işlerini kontrol etme yetki ve imkânını kazandıran cumhuriyet yönetiminin özgür demokrasiden ayrılamayacağını anlatmaktadır. Atatürkçü dünya görüşüne göre cumhuriyet, bir halk idaresidir. Ama, ulusal egemenliğe dayanan bir halk idaresidir. Bu görüşün içinde milliyetçilik anlayışının cumhuriyetçiliğe yansıdığını görüyoruz. Yani, Cumhuriyetimiz, Marksist anlamda belli bir sınıfın egemenliğine dayanan bir halk cumhuriyeti, ya da halk demokrasisi değildir. Kendine özgü yapısı ile "Türkiye Cumhuriyeti ve Demokrasisi"dir. Atatürk, kendi anladığı kapsam ve kavram çerçevesinde ve birbirini tamamlayan inkılâp ve ilkelerinin amacı doğrultusunda gördüğü cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etmiş ve korunmasını da Türk gençliğine ilk görev olarak vermiştir. "Cumhuriyetçilik" deyimi, mücerret-soyut" anlamıyla ve tek başına ele alınamaz. Çünkü, çağımızda "Sosyalist Cumhuriyet" bir tür cumhuriyet olan "Meşrutî demokrasiler ve hatta cumhuriyet esası ile idare edilen "Monarşi Cumhuriyetler" de vardır. Cumhuriyetçiliği, Atatürkçü dünya görüşündeki yerine koyabilmek için, yine Atatürk'ün düşüncelerine göz atmamız gerekir. Diyor ki: (Cumhuriyet, özgür düşünce taraftarıdır. Samimî ve meşru olmak şartı ile her düşünceye hürmet ederiz. 1923). (Özgürlük olmayan bir memlekette ölüm ve izmihlâl -yok olma- vardır. Her yükselmenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür.) Oysa ki, sosyalist halk cumhuriyetlerinde Marksist-Leninist düşünce dışında yani, komünizmin 'dogma'larından başka hiçbir düşünceye yer verilmediği gibi Atatürkçü düşünce içindeki özgürlükten de söz etmek mümkün değildir. Atatürk cumhuriyet-demokrasi-özgür düşünce üçgenini; milliyetçi, halkçı, laik, sütunlar üzerine oturtmuştur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.