Cumhuriyetin ilânı

A -
A +

14 Ağustos 1923'te Fethi Bey Başbakan olmuştu. İkinci Büyük Millet Meclisi çalışmalarına başlar başlamaz Bakanlar Kuruluna karşı bir muhalif grup gizli gizli muhalefete başladı. Bilindiği üzere, Teşkilâtı Esasiye Kanununa ve İcra Vekilleri Heyeti seçilmesine dair kanuna göre, bakanlar meclis tarafından teker teker seçiliyor ve ayrı fikir ve görüşte olan bu kimselerin ahenkli bir şekilde çalışmaları mümkün olamıyordu. Mustafa Kemal Paşa Mecliste Bakanlar Kuruluna karşı gizlice oynanan muhalefet oyunundan istifade etmek istedi. 25 Ekim 1923 günü Bakanları Çankaya köşküne toplayarak toptan istifa etmelerini ve yeniden bakan seçilecek olurlarsa, bunu reddetmelerini tavsiye etti. Yalnız bu suretle oluşturulacak siyasî buhrandan orduyu dışarda tutmak üzere o zaman hükümete dahil bulunan Genelkurmay Başkanının istifa etmemesi kabul olunmuştu. Mustafa Kemal Paşa bu suretle muhaliflere hükümeti kurmak kudretinde olmadıklarını göstermek istiyordu. Bu husus gerçekleşmiştir. 28 Ekim akşamına kadar, milletvekilleri üzerinde birleşecekleri listeler kuramadılar. 28 Ekim akşamı Gazi Mustafa Kemal Paşa, Kemalettin Sami, Eyüplü Halit, İsmet, Kâzım Özalp Paşaları ve Fethi Beyi yemeğe çağırdı ve onlara "Yarın Cumhuriyeti ilân edeceğiz" dedi. Yemekteki bütün kişiler bu fikri kabul ettiler. Hepsini uğurlayan Mustafa Kemal sadece Dışişleri Bakanı İsmet Paşayla kaldı. Beraberce bir kanun tasarısı hazırladılar. 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilâtı Esasiye Kanununun birinci maddesine "Türkiye Devletinin şekli hükümeti cumhuriyettir" cümlesi ilâve ediliyordu. Diğer bir değişiklik de şöyle idi: Cumhurbaşkanı başbakanı tâyin edecek. Başbakan da bakanlar kurulunu tâyin ederek, cumhurbaşkanının tasdikine, daha sonra da başbakan ve bakanlar kurulu meclisin tasvibine ve güven oyuna arzedilecekti. 29 Ekim günü Halk Fırkası meclis grubu tekrar toplanarak hükümet kurulması için müzakerelere yeniden giriştiler. Osmanlı nazırlarından tarihçi Profesör Abdurrahman Şeref: "Hakimiyeti milliye kayıtsız şartsız milletindir. Kime sorarsanız sorunuz bu Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır amma, bu ad bazılarına hoş gelmemiş varsın gelmesin." diyerek gerçeği ortaya koymuştu. Milletvekilleri işin içinden çıkamayacaklarını anlayarak Fırka Reisi Gazi Mustafa Kemal Paşanın fikrini öğrenmek üzere kürsüye davet ettiler. Mustafa Kemal Paşa gruptan bir saat mühlet istedi. Bu süre içinde Meclisteki odasında bazı milletvekillerini kabul ederek gece hazırlanan tasarıyı açıkladı. Öğleden sonra 14:00'deki grup toplantısında söz aldığında Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi lüzumunu belirtti ve 28 Ekim gecesi hazırlanan tasarıyı okuması için Meclis kâtiplerinden birine verip kürsüden indi. Milletvekillerinden bazılarının cumhuriyet ilânı hakkında hiç fikirleri yoktu. Uzun tartışmalar oldu ve sonunda teklif kabul edildi. Saat 18.00'de Meclis toplandı tasarıyı inceleyerek 20:30'da "Yaşasın Cumhuriyet!" sesleri arasında cumhuriyeti kabul etti. Anayasaya göre derhal cumhurbaşkanı seçimine geçildi ve 20:45'te Ankara milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa oybirliğiyle Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı seçildi ve şu tarihi konuşmayı yapmak üzere kürsüye geldi: "Muhterem Arkadaşlar önemli olağanüstü evrensel olaylar karşısında muhterem milletimizin uyanma ve gerçek uyanışına bir değerli belge olan Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzun bazı maddelerini tavzih için encümeni mahsus tarafından yüksek topluluğunuza teklif olunan kanun lâyihasının kabulü münasebetiyle Türkiye Devletinin zaten cihanca malûm olan malûm olması lâzım gelen mahiyeti milletlerarası mâruf unvaniyle yadedildi. Bunun icabı tabiisi olmak üzere bugüne kadar doğrudan doğruya Meclisin başkanlığında bulundurduğunuz arkadaşınıza ifa ettirdiğiniz görevi Reisicumhur unvaniyle yine aynı arkadaşınıza bu âciz arkadaşınıza tevcih ediyorsunuz. (Burada Gazinin sözleri "estağfurullah hakkınızdır" sesleriyle kesilmişti.) Bu münasebetle, şimdiye kadar hakkımda izhar buyurduğunuz muhabbet ve samimiyet ve itimadı bir defa daha göstermekle yüksek kadirşinaslığınızı ispat etmiş oluyorsunuz. Bundan dolayı heyeti celilenize bütün samimiyeti ruhiyemle arzı teşekkürat ederim. (Estağfurullah, Allah muvaffakiyet versin sesleri.) Efendiler asırlardan beri şarkta mağdur ve mazlûm olan milletimiz. Türk Milleti hakikate meftur (bıkmış) olduğu hasailden (hasletlerden) muarra (çıplak soyulmuş) telâkki ediliyordu. Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet istidat idrâk kendi hakkında suizanda (kötü düşüncede) bulunanların ne kadar gafil ve ne kadar tetkikten uzak zavahirperest (gösteriş seven) insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz haiz olduğu evsaf ve liyakatini, hükümetinin yeni ismiyle cihanı medeniyete daha kolaylıkla göstermeye muvaffak olacaktır. (İnşallah sesleri) Türkiye Cumhuriyeti cihanda işgal ettiği mevkie lâyık olduğunu eserleriyle ispat edecektir (inşallah sesleri). Arkadaşlar bu yüce kurumu vücuda getiren Türk Milletinin son dört sene zarfında ihraz ettiği zafer bundan sonra da birkaç misli olmak üzere tecelliyatını gösterecektir. Acizleri mazhar olduğum bu emniyet ve itimada kesbi liyakat etmek için pek mühim gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arzetmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç yüksek heyetinizin şahsım hakkındaki teveccüh ve itimadının ve muzaheretinin devamıdır (hiç şüphe yok daima sesleri) Ancak bu sayede ve Allah'ın inayetiyle şahsıma tevcih buyurduğunuz ve buyuracağınız vazifeleri hüsnü ifaya muvafak olabileceğimi ümit ederim (Allah muvaffak etsin sesleri.) Daima muhterem arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir surette yapışarak onların şahıslarından kendimi bir an bile müstağni görmeyerek çalışacağım. Milletin teveccühünü daima noktai istinat (dayanak noktası) telâkki ederek hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut muvaffak ve muzaffer olacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.