Devlet terör yapamaz

A -
A +

17 Ağustos tarihli gazeteler "İsrail bir Filistinli lideri daha öldürdü" başlığı altında şu haberi veriyorlardı: "İsrail, Filistinli milis liderlere suikast düzenleyerek bombalı intihar saldırılarının intikamını almayı sürdürüyor." Batı Şerianın El Halil kentinde park halindeki bir kamyonda pusu kuran İsrail özel timleri İmad Ebu Sneinah adlı El Fetih üyesi ve önde gelen Filistinli milis liderini delik deşik ederek öldürdüler. 25 yaşındaki İmad Ebu Sneinah'ın cenazesi 5 binden fazla insanın katılımıyla El Halil kentinde kaldırılırken intikam yeminleri edildi ve havaya ateş açıldı. 30 Temmuz 2001 Pazartesi gecesi İsrail'in yüksek rütbeli generalleri ve Shin Bet Güvenlik Servisinin başkanı İsrail Savunma Bakanı Ben-Eliezer'in ofisinde bir araya geldier. Gündem "Kudüs'teki terör dalgasını nasıl karşılamalı" idi. Güvenlik ajanları Hamas'ın Nablus'ta suikastler hazırladığını teyplerle gösterdi. Tel Aviv'deki gece kulübüne yapılan intikam bombalaması 23 kişinin ölümüne sebep olmuştu. Ben-Eliezer karşı darbe iznini verdi, İsrail devleti terörü kullanacaktı. İki kurban seçilmişti, Cemal Salim ve Cemal Salim ikisi de Nablus'ta Palmakhim hava üssünden kalkan Apache helikopterler tarafından Amerikan malı Hellfire roketleriyle Nablus'ta toplantı yaptıkları bir evde öldürüldüler. Ayrıca ikisi çocuk altı Filistinli daha öldürüldü. Bu milletlerarası protestolara yol açtı. ABD memurları Başbakan Sharon'un yardımcılarına İsrail'in terörizmle suçladığı Filistinlileri öldürmesinin ABD'nin Arap devletleri arasında etkisini azalttığını zira İsrail'in Amerikan silahları kullandığını söylediler. İsrailliler buna aldırmamaktadırlar. Bakan Ben-Eliezer İsraillilerin "hedef darbeler" dediği saldırıların doğurduğu kızgınlığın daha da artmıyacağını zira Arapların zaten kati derecede kızgın olduklarını söylemektedir. Sharon ABD Dışişleri Bakanı Colin Pawell'e "Bizim Nablus'ta yaptığımızı siz de ABD vatandaşlarını korumak için yapardınız" demiştir. İsrail generalleri teröre askeri çare olmadığını söylemekte fakat askeri çare yok diye bu kez teröre terörle cevap vermektedirler. 'İkinci intifada'ya, Kudüs'te Müslümanlarca mukaddes sayılan bir yere 28 Eylül 2000'de giren Sharon sebep olmuştur. Kudüs'teki Filistinlilerin resmi temsililiği olan Doğuevi'ni işgal konusundaki kabine toplantısında İki işçinin bakanın aleyhte bir Likud (kendi) partisinden bakan da çekimser kalmış fakat Sharon çoğunluğu sağlamıştı. Kabinedeki muhalifler Hamas, İslami Cihad gibi örgütlere anlamlı cevap verilmesinden; fakat Arafat rejimine dokunulmamasından yanadırlar. Sharon'un planını desteklemeyen Ephraim Snek adlı bakan "çok dikkatli olmalıyız" demiştir. İsraillilere göre patlayıcıya talep o kadar fazladır ki acemi teröristler ellerinden yere düşürmekle dahi kazayla ölmektedirler. İsrail'e karşı Filistinlilerin intihar saldırıları 1994'te başlatıldı. Son 10 aylık çatışmalar sırasında 15 intihar saldırısı meydana geldi bunlarda 30'dan fazla İsrailli hayatını kaybetti. Bu yıl 1 Haziranda meydana gelen en son büyük saldırıda Tel Aviv'deki diskoteğin önünde bombacı dahil 22 genç öldü. 8 Ağustosta İsrail Başbakanı Sharon bir günlük çalışma ziyareti için Türkiye'ye geldi devlet Cumhurbaşkanı Sezer ve Başbakan Ecevit'le görüştü. Ecevit şunları söyledi: "Bir görüşe göre evvela terör önlenmeli sonra sıra anlaşmaya gelir. Bize göre önceden kesin bir barış sağlansın, şiddet önlensin denirse bu takdirde İsrail-Filistin arasında bir anlaşmayı önlemek isteyenler şiddeti desteklemeye devam edeceklerdir. Onun için bizim görüşümüze göre bir yandan şiddeti önleyici tedbirler alınırken bir yandan da barış sürecini yeniden canlandırmanın yararlı olduğuna inanıyoruz." İsrail Başbakanı Ariel Sharon'un "Bugüne kadar ölenlerin yüzde 50'si Arafat'a bağlı güçlerin yaptığı eylemlerden kaynaklandı" iddiası üzerine Başbakan Ecevit "Hiçbir politikacının memleketi için halkı için terör istiyebileceğine ihtimal veremem" karşılığını vermiştir. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de Sharon'a "Ölçüyü kaçırmayın aksi takdirde ikili ilişkiler zora girer" demiştir. Sezer, Sharon ile yaptığı görüşmede İsrail'in kendi yurttaşlarını korumak ve onların can ve mal güvenliklerini sağlamak için önlemlere başvurmasını anlayışla karşıladığını ancak teröre karşı alınan önlemlerin ölçülü olması gerektiğini bildirdi. Cumhurbaşkanı, İsrail yönetiminden Filistin halkına uygulanan ekonomik ambargonun derhal kaldırılmasını da istedi. Kurulduğundan beri barış görmeyen İsrail'de en çok duyulan kelime "şalom" barıştır. Halk barış istemektedir. Bir yandan da intihar saldırılarından bezmiş bıkmıştır. Ordunun şiddet ve törer uygulamasına karşı da gösteriler yapmaktadır. "İşgale son verin" diye Filistinlilere toraklarının geri verilmesi ilgililerce açık açık istenmektedir. Başbakan yardımcısı Perez, Sharon'dan izin alarak barış görüşmelerine başlayacaktır. Görüşmelerde İsrail, Filistin terörünün durdurulması karşılığında Gazze bölgesindeki Yahudi yerleşim bölgelerini boşaltmayı ve Filistin devletinin ilânını önermektedir. Birtakım aşırı İsrailliler ise Arafat'ın öldürülmesini önermektedirler. Bence Arafat şu anda Ortadoğuda bir savaşın yayılmamasının yegâne teminatıdır. Bu cinayet asla işlenmemelidir. İsrail, Arafat'la anlaştığında birtakım Filistinlilerin yargılanmak üzere kendine teslimini de istemektedir. Perez'in başarılı olmasını temenni ederiz, şiddeti ancak o durdurabilecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.