Mayıs ve Haziran 2002'de Fransa, Cumhurbaşkanını seçecektir. Şimdilik en kuvvetli adaylar Cumhurbaşkanı Chirac ile Başbakan Jospin'dir. Fransız başkanlık seçimlerinin bir hususiyeti adayların isimsiz kişilerce hazırlanmış program kitaplarını yayınlamalarıdır. İsimsiz dediğim, isimlerini kapakta belirtmeyen yazarlardır. Fransız Demokrasi Birliğinin başkan adayı Francois Bayreu geçen yıl böyle bir kitap yayınlanmıştı. Fransa İçin Birlik (RPF) partisinden eski İçişleri Bakanı Charles Pascua gibi. Yeşil Parti'nin adayı Noel Manere ile Jean Pierre Chevenement kitaplarını Mart ayında yayınladılar. Eski bir Troçkist olan Jospin ise Fransa için planını ve geçmişini anlatan bir kitabı bitirmek üzeredir. Chirac'ın kitabını geçen Ekimde karısı Fernadette yayınlamıştır. Ayrıca Fransa'da Christian Blanc adlı bir iş adamı da aday olmuştur. Avrupa Birliği Ticaret Komissi Pascal Lamy ve Jospin'in kurduğu bir ekonomik fikir üretme kurulu başkanı Jean Pisani-Ferry The Europe We Want (İstediğimiz Avrupa) başlıklı bir kitap yayınlamışlardır. Bunlar Avrupa Birliği için müsbet bir imaj oluşturmak istemektedirler. İki yıl önce Jospin'in Maliye Bakanlığından bir suiistimal tahkikatı sebebiyle istifa etmek zorunda kalan Dominique Strauss-Kahn da The Flame and the Ashes (Alev ve Küller) adlı kitabı ile tekrar siyaset sahnesine dönmüş bulunmaktadır. Bahsettiğimiz her iki kitap da sosyalist partisi üyesi sosyalistler tarafından yazılmıştır ve Fransız Solunun gerilediğini anlatmaktadırlar. The Europe We Want açıkça politikacılar tarafından değil bu bürokratlar tarafından yazılmıştır. Lamy ve Pisani-Ferry Fransa'nın liderlerini kaçınılmaz ve çok gerekli dahili reformları yapmamalarını Avrupa Birliğini bir siyasi bahane olarak kullanmak mazeretlerini kınamaktadırlar. Sonuç olarak hâlâ kamu hizmetini kamu mülkiyeti ile karıştıran bir ülkede Fransızlar rekabeti sağlayan yeni imkanlar veren Avrupa Birliğinden işleri bozan bir mekanizma olarak korkmaktadırlar. Yazarlar Fransız Solunun yönettiği Fransız halkının eğer Fransa bu savunucu durumu terketmezse Avrupa fobisine kayacağını iddia etmektedirler. Lamy ve Pisani-Ferry gibi Strauss-Kahn da Fransız Sosyalistlerini piyasa ile barışmaya çağırmaktadır. "Fransa artık çalışan kitlelerin ülkesi değildir" demektedir. Straus Kahn şunları da eklemektedir: "Fransa, halkının büyük çoğunluğunun piyasa ekonomisinin prensipleriyle hareket ettiği bu ülke halini almıştır ve Fransız halkı çocuklarına daha iyi bir gelecek verebileceklerine inanmaktadırlar." Sosyalist meslekdaşlarına müteahhitleri tanımalarını onların toplumun motorunu çalıştırdıklarını yazmaktadır. Yabancı kulaklara bunlar makul gelebilir fakat geleneksel olarak ekonomik analizcileri Marksizmden gelmiş bir parti için bunlar tehlikeli gözükmektedir. Nitekim 26 Ocak'ta 500 sosyalist delege Paris'te partinin yeni 10 yıllık programını onaylamak için toplandıklarında modernleşme taraftarları ile gelenekçiler arasındaki bölünmeler çok aşikârdı. Koyu solcu Henri Emmanuelli moderleşme taraftarlarına karşı çıkıp önerilerini "mesuliyetsiz şeyler" diye nitelendirdiğinde çok alkış almıştı. 2000 yılı Mart'ında Jospin yapılması çoktan gerekli ülkenin resmi okulları reformunu öğretmen sendikalarının husumetinden çekinerek terketmişti. İşsizlik tekrar artmaya başlamıştır. Bakalım Jospin ne yapacak? Başkan olabilecek mi?