Irak'ta şii Araplar, sünni Araplar ve Kürtler Irak halkını teşkil etmektedirler. Saddam terör yönetimi kurmuştu. Saddam ABD'nin askerî müdahalesi ile devrilmiş, yargılanmış ve idam edilmiştir. Şimdi demokratik, birleşik, çok uluslu ve çok dinli bir yönetim kurulacaktır. Iraklılar, tedhiş, masum kişilerin intihar saldırıları ile öldürülmeleri, acımasız adam kaçırmalara rağmen bugün korkudan kurtulmuşlardır. Ama asıl soru Iraklılar affedebilir ve unutabilirler midir? Barış içinde birlikte olmak intikamı, antipatiyi ve krizin yerini alabilir mi? Bugün hoş görmeye dair bazı müspet yumuşamalar görülmekte, fakat menfi hareketler, korkular ve güvensizliği yansıtıyor. Irak'ta demokrasi yolunda belirgin adımlar atılmıştır. Her şeyden önce "Tek parti yönetimi" kaldırılmış çok partili sisteme geçilmiştir. Resmen ve serbestçe birçok siyasi parti kurulmuştur. İkinci adım 2005 Ocak seçimleridir. Üçüncü adım bir Kürt'ün cumhurbaşkanı seçilmesidir. Barzani cumhurbaşkanı oldu. Dördüncü adım yeni demokratik anayasanın temellerini atmak olmuştur. Son adım daimi bir milli meclis için genel seçimler yapılması ve yeni bir birleşik demokratik cumhuriyetçi hükümet kurulmasıdır. Tabii zaman ve sabır gerekecektir... Taraflar acımasızca birbirlerini intihar saldırıları ile öldürmektedirler. Irak küçük devletlere bölünmek istenmektedir. Bu etnik, dini gruplara göre yapılmak istenmektedir. Kürtler bağımsızlık için İngiliz yönetiminde şii Arap rejimlerinde Bağdat'ta ve Saddam'dan önce ve onun rejiminde çok sık ayaklanmışlar ve yüz binlerce ölü vermişlerdir. Nüfusun yüzde 15'i Irak'ta Kürt'tür. İran'ın yüzde 8'i, Suriye'nin yüzde 6'sı ve Ermenistan'da ise nüfusun yüzde 1.7'si Kürt'tür. Bu suretle Irak'la sınır olan beş bağımsız ve egemen devlet de dağınık olmaları onların tek bir devlet halinde kurulmalarını imkansız kılmaktadır...