İsrail'in barış istemediği ortaya çıkmıştır. 3 Cumhurbaşkanı, bir kral ve bunların başbakanları Washington-Beyaz Sarayda toplanıp İsrail ile Filistinliler arasında barış yapılması için görüşmeler yapmakta idiler fakat İsrailliler buna yanaşmamaktadır. İki buçuk yıldır ülkelerine bir tek intihar bombacısı gelmemiştir. Ekonomileri sağlamdır. İsrailliler refah ve güven içinde kendilerini barıştan uzak farz etmektedirler. 40 yıl önce Rusya'nın Gürcistan eyaletinden (O tarihte Gürcistan eyalet idi) gelmiş olan Eliben-ozi "Barışı unutun. Hiçbir zaman barış olmayacak. Clinton'ın yüzde 99 verdiğini ve Filistinlilerin bunu reddettiğini hatırlayın. İsrailliler savaş olmayacaksa Filistinliler aldırmıyor, barış olsa da aldırmıyorlar" demektedir. İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 29 Kasım 1947'de Filistin'in Araplar ve Yahudilerce kurulacak iki devlete bölünmesini ve Kudüs kentine uluslararası statü tanınmasını öngören bir planı onaylamıştır. İsrail 4 Mayıs 1948'de bağımsızlığını ilan etti. ABD ve Rusya tarafından hemen tanındı. Ertesi gün Filistin'in İsrail işgalinde olmayan topraklarına giren Ürdün, Mısır, Suriye, Lübnan ve Irak orduları Yahudilerin henüz denetiminde olmayan Filistin'in güney ve doğu kesimindeki toprakları işgal ettiler. Savaş 1949 yazına kadar sürdü. Arap topraklarının küçük bir bölümünün Ürdün krallığına geçmesi dışında BM'nin öngördüğü Filistin Arap devleti daha doğmadan yok olduktan sonra İsrail'le Filistinliler 4'ü büyük olmak üzere 8 kez savaştılar. Hepsini İsrail kazandı. Bugün İsrailliler artık Filistinlileri stratejik tehdit olarak görmüyorlar, sadece bir sıkıntı olarak görmekteler. 2007'de yapılan bir araştırmada Yahudilerin yüzde 95'i mesut olduklarını söylemişlerdir. Bunların üçte biri "çok mesut" olduklarını bildirmişlerdir. İsrailliler mesutluk ve refahın Filistinlilerle barışa bağlı olduğunu bilmiyorlar mı? Bu yılın mart ayında yapılan bir araştırmada "İsrail'in karşısında bulunduğu en acil mesele nedir?" sorusuna sadece İsrail Yahudilerinin yüzde 81'i "Filistinlilerle ihtilafımız" demişlerdir. Bu cevap eğitim, milli güvenlik ve fakirlikten sonra beşinci sırada yer almaktadır...