İsrail'de iktidara başkaldırıp Filistinlilere yönelik harekâtlara katılmayı reddettikleri için ordudan atılan 27 pilotun ardından Ariel Şaron hükümeti tarafından Filistin'e uygulanan sert sindirme politikası ordunun en üst kademelerinde de büyük rahatsızlık oluşturmaya başladı. Nitekim üç gazeteye açıklama yapan İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Moşe Yaalon'un hükümetin Filistinlilere yönelik sert politikalarının ülkenin stratejik çıkarlarına zarar verdiğini söylemesi İsrail'de geniş yankılar uyandırmıştır. Yedoth Abaronoth gazetesine konuşan Korgeneral Yaalon Filistin topraklarında uygulanan sokağa çıkma yasağının ve seyahat özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların İsrail'in güvenliğini tehdit ettiğini savundu. Yaalon bu uygulamalar nedeniyle Filistinliler arasında İsrail'e yönelik nefretin arttığına ve radikal örgütlerin daha fazla güçlendiğine dikkati çekti. Yaalon "Aldığımız tedbirler ve uyguladığımız sert askeri taktikler büyük nefret uyandırıyor ve Filistin'de terör olarak bize dönüyor" diye konuştu. Yaalon nefret ve terörün artık kontrol edilemez hale gelebileceği uyarısında bulundu. Yaalon şunları söyledi: "Taktik kararlarımızda çıkarlarımızın aleyhinde hareket ediyoruz. Mahmut Abbas'ın başarısız kalmasında İsrail'in de rolü var. Çünkü otoritesinin genişlemesine yardımcı olmadı. Yaalon'un yaptığı bu açıklama Filistin politikaları konusunda Şaron hükümetiyle askerler arasındaki görüş ayrılığının derinliğini ortaya koydu. Bir hükümet yetkilisi Yaalon'un açıklamalarının yasal olduğunu belirterek şöyle demişti, "Ancak düşüncelerini medyaya açıklaması doğru değildi. Doğru şeyleri doğru insanlara söylediğini düşünmüyorum. Başbakan Şaron ile Savunma Bakanı Şaul Mofaz olaydan büyük rahatsızlık duyuyorlar ve bir daha tekrar etmemesini bekliyorlar. Şaron önce Yaalon'un sözlerini geri almasını düşündü fakat ordu İsrail'de en popüler müessese olduğundan bundan vazgeçti. Başbakan Abbas Arafat 12 güvenlik servisinin kontrolünden vazgeçmeyince istifa etmişti. İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Moşe Yaalon güvenlik duvarının Filistinlilerin tarih alanlarına, okullarına ulaşmasını engellediğini ve bu bakımdan Filistinlilerin hayatını daha da katlanılmaz bir hale getirdiğini söylemiştir. Yaalon duvarın güvenliğni sağlamak için çok sayıda askere ihtiyaç duyulacağına da dikkati çekti. Filistinlilere karşı alınan tedbirlerin son örneği ramazanda yaşandı. İsrail ramazanın ilk cumasında Kudüs'te El Aksa Camii'nin bulunduğu Haremüşşerif'e girişe sınırlama getirdi. Yetkililer Haremüşşerif'e girişi 45 yaş ve üstü evli erkeklerle 35 yaş ve üstü kadın 5 bin kişiyle sınırlandırdı. Yetkililerin amacının cuma namazından sonra, yapılabilecek toplu protesto gösterilerini engellemek olduğu belirtildi. Ayrıca İsrail Ordusunun Suriye ile barış görüşmelerine yeniden başlaması için Başbakan, Ariel Şaron'a baskı yaptığı ileri sürüldü. Haaretz gazetesi Genelkurmay Başkanı Moşe Yaalon ve üst düzey yardımcılarından üçünün İsrail'in Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın görüşmelerin yeniden başlaması çağrısına olumlu cevap vermesini istediğini yazdı. Filistinlileri vurmayı reddeden ve bu yüzden İsrail hava kuvvetlerinden atılan 27 pilottan Alon R. İngiliz Guardian Gazetesine "Bir evde çoğu çocuk 14 kişinin ölmesine neden olan, bomba dönüm noktası oldu. Pilotlardan biri bunu kasıtlı cinayet olarak tanımladı" dedi. Ordudan ayrılan diğer bir pilot A. Ayner Raerien ise "İsrail sokaklarında duyuyorsunuz, insanlar intikam istiyor. Ancak bizim böyle davranmamamız lazım, biz mafya değiliz" diye konuştu. Bilindiği üzere Eylül 2003'te kimi yedek 27 pilot İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı General Doh Halutz'a bir dilekçe yollayarak Filistin topraklarına hava saldırısı yapmayı reddettiler. Pilotlar "İsrail'in ahlak ve yasa dışı saldırı emirlerine karşıyız. Sivillere saldırılara devam etmeyi reddediyoruz" demişlerdi.