İsrail'de 28 Ocak 2003 tarihinde yapılan genel seçimleri İşçi Partisi'ne nazaran iki misli çoğunlukla 38 sandalye ile Sharon kazandı. İşçi Partisi şimdiye kadar İsrail kurulduğundan beri girdiği bütün genel seçimlerden en kötü neticeyi aldı. İşçi Partisi Sharon'un Likud Partisi'nin aldığı oyların yarısı ile ancak 19 sandalye kazanabilmiştir. 74 yaşındaki Likud Partisi Başkanı Ariel Sharon İşçi Partisi ile koalisyona girmek istemektedir. Halbuki seçimlerden önce muhalefetteki İşçi Partisi Başkanı Amram Mitzna 28 Ocaktan sonra oluşabilecek Sharon'un başbakan olacağı bir hükümete katılmayacaklarını zira Sharon'un suiistimallerle karalandığını, oy satın aldığını ve yasal olmayan fon rezaletlerine katıldığını söylemiştir (27 Ocak 2003 tarihli Time dergisi). Bu takdirde Sharon bir Filistin devletinin kurulmasına şiddetle karşı çıkan Heruk gibi milliyetçi ve dinci partilerle bir koalisyon kurmaya mecbur olacaktır. İsrail'in önceki başbakanlarından Benjamin Netanyahu Sharon kabinesinde dışişleri bakanı idi. Bu seçimlerden sonra başbakan olmayı düşünüyordu, fakat Sharon'la yapılan bir ön seçimde Sharon yüzde 15 farkla kazanmıştır. Ön seçimin yapıldığı gün Filistinliler İsraillilere saldırdılar. İsrail'in Likud Partisi'nin 300000 üyesinin yüzde 45'i ön seçime katılmadı. Filistinlilerin saldırdığı kuzeydeki Beit Shean şehrinde 6 kişi ölmüş 30 kişi yaralanmıştı. Bir yorumcu "ateş altında oy veriyorlar" yorumunu yapmıştır. Katılanların sayısı saldırı sebebiyle az olup Netanyahu'yu desteklemelerinden korkan Sharon hemen bir basın konferansı yapıp parti üyelerine "gidin ve oy verin" çağrısında bulunmuştur ve kazanmıştır. Netanyahu 53 yaşında olduğundan dışişleri bakanlığını muhafaza etmesi mümkün gözükmettedir. Netanyahu "İsraillilere Sharon'a oy verdiler zira Arafat'la asla barış olmayacağına inandılar. İsrailliler kim daha sert olacak, Likud mu, İşçi Partisi mi diye kendilerine sorup daha sert olacağı anlaşılan Sharon'a oy verdiler" diye beyanat vermiştir. Sharon hükümetinde Oslo Barış Antlaşmalarını imzalayan İşçi Partili bakanlar oldukça dünya liderleri bir barış yapılabilir umudunda idiler. Netanyahu "İki yıl devam eden intifadadan sonra bu seçim Oslo'nun reddidir" demiştir. Seçime katılım da İsrail tarihinin en düşük nispetleri idi ve oyların çoğunu ateşli laik Shimel Partisi almıştır. Netanyahu, İsrail'in George Bush'un 11 Eylülden sonra terörizme karşı uyguladığı politikayı Filistin şiddetine karşı uyguladığını söylemiştir. Netanyahu "Başkan Bush despotizmi Irak ve Afganistan'dan kaldırmak istiyor. Biz de Filistin rejimini değiştirmek istiyoruz, bu surette barış için bir yol bulabiliriz" demiştir (10 Şubat tarihli Time dergisi). Arafat'ın yardımcıları "Arafat'ın eski sol kanat müzakereci ortaklarının, İşçi Partisi'nin bu seçimleri bu kadar kötü kaybetmelerini asla beklemediğini söylemişlerdir. Aynen kendi sağlığı hakkında kötü haberler almış gibi üzüldü" demişlerdir. Netanyahu planı bize pek başarılı gözükmüyor. Saddam Hüseyin'i bertaraf edecek ABD Irak'a açtığı savaşla kendine karşı sarsılan Arap dünyasını yumuşatmak için İsrail'e karşı sert bir politika güdebilir. ABD bu surette Arafat'ın Filistin otoritesinin şiddet yüzünden son bulduğunu anlayan bir Filistin rejimi kurabileceğini ümit etmektedir. İsrailliler ise bir an önce barışa kavuşmak için böyle sertlik taraftarlarını seçtiklerini söylemektedirler. İsrail'de kamuoyu yoklamaları geniş bir çoğunluğun Filistin bağımsızlığını ve Batı yakası ve Gazze'de pekçok yerleşim merkezinin yıkılmasını desteklediğini göstermektedir (27 Ocak 2003 tarihli News Week dergisi).