Ülkeyi krizden çıkarabilmesi için hükûmet, Cumhurbaşkanı'ndan, Millî Güvenlik Kurulu'ndan, Silâhlı Kuvvetler'den tam destek aldı. Fazilet Partisi bile açık destek vererek vatanseverlik gösterdi ve prim yaptı ise de, 24 saat sonra bu desteği muğlak şartlara bağladı. Partinin bir kanadının katılığını sürdüreceği anlaşıldı. Bu çok büyük çöküntünün politik, sosyal, ekonomik sebepleri ve zeminleri var. Başlıca birisi, Devlet'i işveren gibi gören zihniyetin bir türlü ortadan kalkmamasıdır. Buna, Devlet'in işini becerebilen her kişi tarafından soyulabileceği kanaatini ekleyiniz. Eh, Devlet denen kavram, bir kurumlar ve kuruluşlar manzumesidir. Allah yapısı değildir. Bu derecede alçakça ve sinsice tecavüze maruz kalınca, sistemin yaralanacağı, bunalımın başlıyacağı âşikardı. Devlet; KİT'lerini, bankalarını, başından atamadı. Bilakis sahip çıkmaya, sürdürmeye devam etti. Olmadık kuruluşları KİT'leştirdi. Bunları, istihdam politikasının başlıca araçları şeklinde algıladı. Bir de iktidara uzanan her parti, buralara yandaşlarını yığdı. Bütün dengeler bozuldu. Çağdaş ekonominin kuralları çiğnendi. Altta kalanın canı çıktı. Üstte kalan küçük azınlığın tafrasından geçilmez oldu. Sosyal adalet ve gelir dağılımı bütün dengesini kaybetti. Modern Devlet, işveren değildir. Fabrikası, bankası, işçisi olmaz. Bu yapıda koyu sosyalist bir devlet üstelik ve kasden bürokrasiye (kırtasiyeciliğe) boğulur, her işlem bir sürü makama ve imzaya bağlanırsa, yoksulluğa mahkûmdur. Özelleştirme yapılamaz. Dış sermaye gelmez. Meşru, gayri meşru kazançlar dışarıya transfer edilir. Açıkta kalırsınız. Çin'in, Bulgaristan'ın, Nikaragua'nın gerilerine düşersiniz. Bu köhne ve zavallının zavallısı sistemin mütefekkirlerini (!) bile yetiştiren acayip bir toplum hâline düşersiniz. Partiler kanununuz Washington'da, seçim yasanız Brüksel'de hazırlanmaya başlar. Hangi kafaların bizi bu şartlara, bu hallere getirdiğini bile kestiremezsiniz. Yılmaz ÖZTUNA