Çin, Kuzey Kore'nin akaryakıtının çoğunu ve gıda maddelerinin mühim bir kısmını sağlamaktadır. Çin yardımını keserse Pyongyang rejimi muhtemelen çöker. Bunun için Çin, Kuzey Kore'yi hiç zorlamamıştır. Bush yönetimi Kuzey Kore'deki gelişmenin bir kriz oluşturmadığında ısrarda devam etmektedir. Kuzey Kore Yongbyon'daki nükleer reaktörü tekrar işleteceğini bildirmiştir. Bu bir nükleer bomba için en önemli madde olan plutonium üretimine tekrar başlamak demektir. Halen altı nükleer bomba yapacak silah plutoniumunu elinde bulundurmaktadır. Bu açık pazarda satılabilir, zira Kuzey Kore kim para verirse ona herşeyi satmaktadır. Tekrar işlenmiş plutoniumun yarı yaşı 24.400 yıldır. Eğer bu olaylar zincirini durdurmazsak bu madde çocuklarımız ve torunlarımızın korkulu rüyası olacaktır. ABD ve Kuzey Kore halen "Sizden sonra" deyip durmaktadırlar. Kuzey Kore ABD doğrudan müzakerelere girmeden üretimi durdurmayacağını, ABD ise üretim durmadan doğrudan müzakerelere başlamayacağını söylemektedir. Bu inat sürerse bundan on yıl sonra dünya kimin ilk olduğunu hatırlamıyacak; sadece Kuzey Kore'nin bir nükleer güç olduğunu hatırlayacaktır. Görüşmeler taviz vermek değildir. ABD haklı olarak şantaja boyun eğmek istememektedir. Görüşmeler Kuzey Kore'ye tek bir tercih bırakmalıdır. Eğer nükleer yolda gitmeyi tercih ederse bu bütün dünyadan tam bir kopma tam bir inziva demek olacaktır. Hatta bu nükleer reaktörü yok etmek için sınırlı bir askeri darbeye de yol açabilir. Bush Yönetimi bu tercihi masadan akıllı olmayan bir şekilde çekmiştir. Bunu geri koymalıdır. Eğer Kuzey Koreliler dağlarda ve mağaralardaki plutoniumu işlemeye başlarlarsa herhangi bir ABD başkanı bunu durdurmak için her imkânı kullanmalıdır. Eğer Kuzey Koreliler nükleer plutonium üretmekten vazgeçerlerse ABD K. Kore'ye cömert bir yardımda bulunmalıdır. Böyle bir siyaset ancak bölgedeki diğer bir büyük güç; Çin tarafından desteklenirse işler. Çin diğer bütün devletlere nazaran Kuzey Kore üzerinde elle tutulur bir baskı yapabilir. ABD'nin şimdi Çin Kim Jong II'den nükleer silahlardan endişe etmesini anlatması gerekmektedir. Çin nükleer bir Japonya'dan endişe etmektedir, bunu da Kuzey Kore sağlayabilir. Kuzey Kore'de halen Japonya'ya ulaşabilen füzeler vardır bunlara yapacakları nükleer silahları yerleştirirlerse Japonya'yı bombardıman edebilirler. Japonya da buna karşı nükleer bir güç olmaya çalışacaktır. Çin bunu durdurmak için elinden geleni yapmalıdır. Bu kriz halen Çin için altın bir fırsat önermektedir. Çin sınırları dışında gücünü barışçı ve yapıcı bir şekilde krizi bastırmak ve istikrarı sağlamak yolunda kullanabileceğini dünyaya gösterebilir. Böyle bir hareket Çin'in güçlenmesini endişe ile izleyen bölge devletlerine Çin'in güvenebilecekleri sorumlu büyük bir devlet olacağı konusunda kuvvetli bir işaret olabilir. ABD'ye Çin stratejik bir ortak olur, bir rakip olmaz. Bu kriz Çin'in modernleşmesine büyük hizmet edebilir. Bu Çin için kolay bir hareket olmıyacaktır. Son otuz yıl Çin dünya sahnesinde kendi menfaatlerini muhafaza etmekten fazla bir şey yapmamış mesela dünyayı yeniden şekillendirmek için gayret sarfetmemiştir. Çin Mao'nun Suriye, Küba, Libya gibi üçüncü dünya devletleriyle hareket eden yanlış dış politikası sebebiyle çok sıkıntı çekmiştir. Sadece tek cesur hareketi 1972'de ABD'ye Nixon zamanında açılması olmuştur. Beijing bugün tarihî bir imkanla karşı karşıyadır. ABD, Japonya ve Güney Kore onu daha geniş bir milletlerarası rol oynamaya itmektedirler. Böyle bir şans bir daha gelmeyebilir. Kuzey Kore krizini etkili olarak iki devlet çabuk ve etkili şekilde hareket ederlerse çözebilirler, bunlar Çin ve ABD'dir.