Milletlerarası misilleme

A -
A +

Milletlerarası misilleme müessesesi Orta Çağlardan başlar. Bu, 14-18. yüzyıllar arasında işleyen bir müessese olmuştur. Yabancı ülkede haksızlığa uğrayıp orada bu haksızlığı tamir ettiremiyen şahıs ülkesine dönerek kendi hükümdarından bunu sağlamasını isterdi. Bu şekildeki misillemenin temeli yabancılara yapılan zarara karşı ortak sorumluluktu. Şüphesiz sistem büyük suiistimallere açıktı denizde bu korsanlığa yol açmıştır. Mamafih yabancılara yapılan haksızlık ve zararlara karşı bir çare olmadığından devletlere vatandaşlarını yabancı ülkelerde korumak için modern bir hak vermiştir. 19. yüzyılda artık misilleme kamuya mal olmuştur, misillemeyi devlet kendi yapar ve devlet veya vatandaşları tarafından yapılan milletlerarası bir haksızlık misilleme için bir sebeptir. Misilleme devletin eylemi olunca artık barışçı abluka, bombardıman ve askeri işgal kullanılmıştır. Milletlerarası misilleme istihzaya sebep olabilir. Zoraki misilleme de kuvvetli bir devlet zayıf bir devlete karşı başarılı olabilir. Aynı kuvvette iki devlet arasında misilleme savaşa yol açabilir. Bundan ayrı olarak eskiden milletlerarası hukukta devletlerin kendilerini ilgilendiren konularda hakim gibi hareket etmeleri kabul edilmişti. Misilleme eskiden beri eğer önce haksızlık sebebiyle haksızlığın düzeltilmesi istenmeden yapılırsa meşru sayılmazdı. Don Pacifice adlı İngiliz vatandaşının 1850'de Atina'da bir ayaklanmada uğradığı kayıplar önce Yunan mahkemelerinde ileri sürülmeden Yunanistan'ın İngiliz donanması tarafından abluka edilmesi İngiltere Parlamentosunda tenkit edilmişti. Naulilaa davasında 1928'de özel bir mahkeme şöyle karar vermişti. Olay şuydu: Birinci Dünya Savaşı esnasında Portekiz tarafsızken küçük bir Alman müfrezesi Portekiz Güney Batı Afrika'sı sınırını kazara geçmişti. Bir yanlış anlama sonucu Portekiz askerleri ateş açıp 3 Almanı öldürdüler. Almanya derhal bir kıta asker yolladı bunlar Portekizlileri yendiler ve bir müddet işgalde bulundular. Yerlilerin bu olayı izleyen isyanı Portekiz'e ağır kayıplar verdirdi. Versay Andlaşması'ndan sonra olayı incelemek için kurulan mahkeme misillemeyi şöyle tarif etti: "Misilleme zarara uğrayan devletin, zarar veren devletin milletlerarası hukuka aykırı eylemlerinin tazmin taleplerinin cevapsız kalmasına karşı yaptığı eylemlerdir." Misilleme hareketleri önceki milletlerarası hukuka aykırı bir eyleme dayanmazlarsa gayri meşrudurlar. Misilleme zarar veren devletin meşruluğa dönmek için tazminat vermesini öngörüşü mahkeme Güney Batı Afrika olayında bir milletlerarası hukuka tecavüz değil bir sınır kazası olduğuna karar vererek Almanların talebini reddetmiştir. Ayrıca misillemenin uğranılan zararla orantılı olması gerektiğini bildirmiştir. Bütün bunları İsrail'in Filistinli teröristlerin kendilerini bomba ile uçurup İsrail'e zarar vermelerine karşı kullandığı misilleme imkanlarının tecavüzle orantılı olmadığını belirtmek için anlattık. Üstelik Birleşmiş Milletler Andlaşmasının 2. maddesinin 3. paragrafı bugün artık milletlerarası ilişkilerde her türlü askeri misillemeyi yasaklamıştı. 1955 yılında Suriye Tiberais gölleri beldesinde misilleme nitelikli bir İsrail tecavüzünü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine şikâyet etti. Güvenlik Konseyi tecavüzü mahkum etti.. 16-17 Mart 1962 tarihli Suriye'ye karşı bir İsrail misillemesi 9 Nisan 1962 tarihli BM Güvenlik Konseyi kararı ile mahkum edildi. (27 Mart, 3, 6 ve 10 Nisan 1962 tarihli İngiliz the Times gazetesi.) İsrail'in BM Güvenlik Konseyi tarafından mahkum edilen misillemelerini yazsak bir kitap olur. Son Cenin kasabasına yapılanlar hatırlardadır. BM Genel Kurulu tarafından 24 Ekim 1976 tarihinde kabul edilen Devletler arasında Dostça İlişkiler ve İşbirliği Hakkındaki Milletlerarası Hukuk Prensiplerinin Deklarasyonu da sarih bir şekilde "Devletler kuvvet kullanılmasını gerektiren misilleme eylemlerinden çekinmek vazifesine tabidirler" demektedir. İsrail hatalı yoldadır, bir an önce misillemeleri durdurmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.