Doğduğundan beri savaş halinde iki ülke vardır. Biri İsrail diğeri Keşmir'dir. Her ikisinin doğum tarihi hemen hemen aynıdır: 1947. Birkaç kez İsrail'e gittiğimde halktan en fazla duyduğum kelime Şalom-Barış olmuştur. Geçenlerde Tel Aviv'de 10.000 İsrailli "Bu lüzumsuz savaşa hayır" diyerek gösteri yapmışlardır. Bunlar belki bir avuç idealistti ama bu gibi insanlar sonunda tarihi yaparlar. Fakat bir yandan da kör çoğunluklar sadece kuvvete bakmaktadırlar. İsrail Başbakanı Şaron Arap teröristleri sonunda yeneceğine inanmaktadır. Ona göre bu surette barış gelecektir. İsrail ordusu için "bu Vietnam'da yenilen Amerikan, Cezayir'de yenilen Fransız ordusu değildir. Fakat ABD ve Fransa bedelini ödemek yerine savaşı kaybettiler" demektedir. Ariel Şaron diplomatik baskılara aldırmamaktadır. Zira şahin tutumu ile İsrail'i bir arada tutmaya çalışmaktadır. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel telefonla Arafat'ı aramış ve ABD'nin barış görüşmeleri yönündeki çalışmalarını Arafat'a aktarmıştır. Üstelik geçen hafta Başkan Bush açıkça Filistin devletinin kurulmasından yana olduğunu da bildirmiştir. Arafat'ın yakın adamlarından Nebil Ebu Rudeyna, İsrail Başbakanı Şaron'un Orta Doğu barışını kurtarmak için ABD başta olmak üzere uluslararası toplumun girişimlerini engellemekle ve dünyaya meydan okumakla suçlamıştır. Şaron, İsrail kamuoyunun kendini terketmiyeceğini zira İsrail'in bir yenilgiye müsaade edemiyeceğini bilmekte ve "savaşa devam" etmektedir. Fakat İsrail dünyanın sempatisini kaybettiğinde, ekonomisi yıkıldığında ve Arap dünyası er veya geç kuvvet nisbetinin lehine değiştiğini gördüğünde İsrail gerçekte tehlikede olacak, barışın bedelini de çok daha ağır ödeyecektir. Yukarda söylediğimiz gösteriden iki hafta önce 50 İsrailli ve Filistinli aydın ve siyaset adamları ortak br manifesto yayınladılar. Buna eski bir İsrail İşçi Partisi Bakanı Yossi Beilin ve Filistin Enformasyon Bakanı Yasser Abed Rabba destek vermişlerdir. Bu iki devlet adamı İsrail ve Filistin gazetelerinde birlikte barışın mümkün olduğunu geçen Ocak ayında "hiç olmadığı kadar barışa yakın bulunulduğunu ve belki birkaç hafta hatta birkaç gün başkentleri Kudüs olan iki devletin kurulması için gerekli olduğunu bunun maalesef gerçekleşemediğini" açıkladılar. Bu hareket uluslararası destek istemektedir. Dünyada bundan daha asil ve acil dava az bulunur. Bu ara Gazze'de bir araya gelen Filistin lideri Arafat ile İsrail Dışişleri Bakanı Perez bir yıldır süren şiddet olaylarını sona erdirmek maksadıyla bir dizi güven artırıcı tedbir üzerinde anlaşmaya varmışlardır. 26 Eylül'de Gazze havaalanında 2.5 saat süren görüşmede varılan anlaşmaya göre Filistin tarafı şiddeti önlerken İsrail ablukayı kaldıracak ve geri çekilecek. Taraflar arasındaki güvenlik işbirliği yeniden başlayacaktır. Nitekim 1 Ekim'in Gazze şeridinde İsrail ve Filistinli üst düzey yetkililer güvenlik görüşmesi için bir araya gelmişlerdir. İsrail ordusunun açıklamasına göre Gazze Şeridi ve İsrail arasındaki Erez geçiş bölgesinde yapılan görüşmeye İsrail'in Güney bölgesi komutanı General Doron İlmog Filistin İstihbarat yetkilileri Tarık Ebu Recep, Raşid Ebu Sabak ve Ömer Asur katılmışlardır. Görüşmeler Arafat ile Peres'in 26 Eylül'deki görüşmelerinin ardından varılan ateşkes anlaşmasının uygulanmasını denetlemek için yapılmaktadır.