Şimdiye kadar işlenen en büyük terör cinayeti ABD'ye karşı işlenmiş, Washington ve New York aynı zamanda havadan muazzam bir saldırıya uğramış New York'un iftihar ettiği Dünya Ticaret Merkezi iki uçağın vurması sonucu içindeki yüzlerce kişi ile birlikte çökmüştür. Diri diri yanmak yerine 400 metre aşağıya ölüme atlayan insanlar bizi insanlığımızdan utandırmıştır. Dünyanın en kuvvetli devleti ABD, İkinci Dünya Savaşına Pearl Harbour limanına Japonların yaptığı baskın sonucu girmiş bu arada Amerika'nın Pasifik filosu yok olmuştu. ABD'nin artık bir daha böyle gafil avlanması doğrusu beklenmezdi. CIA ve FBI gizli örgütlerinde en uzman casusları vardı. Bu, ABD'nin son 100 yıl içinde geçirdiği üçüncü büyük felâkettir. İlki Pearl Harbour baskını, ikincisi ise Başkan John Kennedy'nin katlidir, üçüncüsü de bu son terörist saldırıdır. TERÖRÜN ANATOMİSİ (Altın kitaplar, 1995) tarihli kitabımda belirttiğim üzre "Terörizm ta eski zamanlardan beri her zaman vardı ve her zaman var olacaktır." Bunu tarih ve hayatın gerçeği bize öğretmektedir.. Şu halde mesele, mümkün olmayan terörizmi yok etmek yerine onu daraltmak tam kontrol etmektir. Milletler Cemiyeti 1937'de 2 sözleşme hazırladı. Birincisi "Terörizmin önlenmesi ve Tenkili" idi. İkincisi terörist suçları yargılamak üzere bir milletlerarası Ceza Mahkemesi kurulması idi. ABD Cemiyetin üyesi değildi. Bu iki sözleşmeyi sadece Milletler Cemiyeti üyesi on üç devlet onaylamış, bundan ötürü yürürlüğe girmemişlerdir. Düşünün ta 1937'de terörizmin önüne geçmek için tedbirler alınsaydı şimdiye kadar epey yol alınmış olacaktı. "Terörizm hava gibi, herkes ondan bahsediyor ama kimse onu değiştirmek için bir şey yapmıyor" denmiştir. Ama şimdi bıçak kemiğe dayanmıştır. Devletinde maalesef terör yaptığı bilinmeyen Suriye senelerce PKK'yı ve başı Abdullah Öcalan'ı besledi, destekledi, ta Türkiye Suriye'ye savaş açacağını ihtar edinceye kadar. Irak, İran, Libya, İsrail de zaman zaman teröre başvurmuşlardır. Türkiye Barolar Birliğinin o zamanki Başkanı sayın Avukat Önder Sav 1993-1994 Adalet Yılı açılışında haklı olarak dediği gibi "Teröristin haklısı yoktur, kanlısı vardır." Terörizm bir ideoloji değil bir stratejidir. Çoğunlukla siyasi olan amaç bazan sosyal ve ekonomik de olabilmekte ve değişik siyasi görüştekiler (mesela aşırı sol veya aşırı sağ) tarafından kullanılmaktadır. Siyasal müesseseler ne kadar mükemmel, sosyal düzen ne kadar adil ve insani olursa olsun daima bu düzeni radikal olarak ve şiddetle değiştirmekten yana bir avuç insan bulunacaktır. Savaş hukuku terörizmi yasaklamıştır. 1907, 1949 ve 1977'de kabul edilen Savaş Hukuku kurallarına göre gerilla gayri insani uygulamalar yapamaz bunlar yasaklanmıştır. Yasaklanmalara rehine almak da dahildir, halbuki teröristlerin çok kere rehine aldıkları görülmektedir. Milletlerarası Hukuk bilhassa rehine alma ve tehdit altında yapılan anlaşmalara karşı son derece hassastır. Rehineleri öldürten birçok askeri komutan İkinci Dünya savaşından sonra cinayetten mahkum olmuşlardır. Sivillerin korunmasına dair Dördüncü 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesinin 34. maddesi açıkça "rehine almak yasaktır" kuralını koymuştur. Terörizm maalesef demokrasilerde yaşar ve demokrasiyi yok etmek ister. 11 Ağustos 1975'te tam 27 yıl önce o zamanki ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger Amerikan Baro Derneğinde yaptığı konuşmada "Terörizmin de korsanlık gibi hukuk dışı addedilmesi gerektiğini" söylemiştir. (American Fereign Policy, 3 rd ed. 1977 s. 230) buna rağmen bir davada bir ABD'li hakim terörizmin Devletler hukukuna göre suç sayılamayacağını zira konuda oy birliği (consensus) olmadığını söyleyebilmiştir. Halbuki teröristler milletlerarası şekilde örgütlenmişlerdir, liderleri ve destekçileri de öyle. Son olayda dört yolcu açağı kaçırılmıştır ve yüzlerce yolcu kurban olmuşlardır. Halbuki bu konuda iki sözleşme mevcuttur. 16 Aralık 1970 tarihinde La Haye'de "Uçakların Kanun Dışı Yollarla ele Geçirilmesinin Önlenmesi"ne İlişkin sözleşme" ile 23 Eylül 1971'de Montreal'de "Sivil Havacılığın Güvenliğine karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin Sözleşme" yapılmıştır. Avrupa Konseyinde de 27 Ocak 1922'de Strasbourg'da "Tedhişçiliğin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi" yapıldı. Türkiye bu sözleşmeyi onaylayıp 26 Mart 1981 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlamış, yürürlük giriş tarihi olarak ise 20 Ağustos 1981'i kabul etmiştir. ABD'nin terörizme karşı şiddet kullanacağı anlaşılmaktadır. Başkan Bush "İntikam alacağız" demektedir. Temennimiz terörizme karşı ciddi, vazgeçirici, kalıcı ve bütün devletlerin salimiyetle uyguladıkları tedbirlerin bir an önce alınmasıdır. Burada Birleşmiş Milletler öncü olmalıdır. Terörün çok ağır bir darbesini yemiş ABD'ye geçmiş olsun derken onun anti terörist çabaları çok iyi planlayacağını umuyor ve bekliyoruz.