Türkiye Üçüncü Sektör III. Ulusal Konferansı

A -
A +

Üçüncü Sektör son 20 yıl içinde Kamu Sektörü ve kâr amaçlı Özel Sektör yanında "Üçüncü Sektör" kavramı altında Avrupa Birliği Ülkeleri de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine uyum içinde başlı başına bir sektör olarak ulusal ve uluslararası düzeyde hızla gelişmektedir. Üçüncü Sektörü Türkiye ile tanıştıran yetenekli devlet adamı eski Gençlik ve Spor Bakanı Zekai Baloğlu olmuştur. Baloğlu bitmez tükenmez enerjisi ile devlet büyüklerimizi ve ileri gelen iş adamlarımızı, akademisyenlerimizi ikna etmiş ve Üçüncü Sektör Vakfı Türkiye'de kurulmuştur. Şarık Tara, Aydın Doğan, Feyyaz Berker, Selçuk Yaşar, B. Eczacıbaşı, Vehbi Koç, Rahmi Koç, Sakıp Sabancı gibi iş adamlarımızın diğer bir çok değerli iş adamı ve akademisyenin iştirakiyle kurulan Üçüncü Sektör Vakfında kişilerden ayrı olarak vakıflar ve derneklerden de kurucular vardır. Ben de başlangıçtan beri Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfının temsilcisi olarak başkan M. Kemal Güçkan ve Başkan Yardımcısı Dr. Necdet Terün'le birlikte çalışmalara katıldım. İlk ikisini Ankara'da Devlet Operasında gerçekleştirdiğimiz ulusal Konferansımızın üçüncüsü, bu kez yine Avrupa Birliği ve EFC-Avrupa Vakıflar Merkezinin katılımıyla 6 Haziran 2001 Çarşamba günü saat 9:30-18:30 arasında İstanbul'da Sabancı Center'da Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in himayelerinde yapılmıştır. II. Konferansımızın konusu, genel olarak, vakıf ve derneklerin temel sorunları ve çözüm önerileri idi. Bu defaki konu ise somut olarak Ulusal Programda öncelik ve ivedilik taşıyan Dernekler Yasasında yapılacak değişiklikler idi. Bilindiği gibi Ulusal Program'da "düşünce ve ifade özgürlüğü" ve "dernek kurma özgürlüğü" ile ilgili mevzuatın AB müktesebatına uygun olarak gözden geçirilmesi, Siyasi Kriterlerin başında yer almış bulunmaktadır. Buna göre Dernekler Yasasının hemen ele alınması gerekmektedir. Yalnız dernekleri değil aynı zamanda vakıflar, sandikalar, odalar ve meslek kuruluşları arasındaki bazı ortak hükümleri içermesi bakımından bu yasa çoğulcu ve katılımcı demokrasimizin geleceği için hayati önem arzetmektedir. Yıllardan beri birikmiş hukuki, idari ve mali sorunlar 1994 ve 1999 yıllarında düzenlenen ilk iki konferansımızda incelenmiş ve çözüm önerileri belirlenmiştir. Yeni hükümler 2908 sayılı Dernekler Yasasının yapısına uymamaktadır. Mevcut yasa, yasaklara dayalı kolluk kuvvetleri rejimi niteliğindedir. Önerilerimiz ise insan temel hak ve özgürlüklerine dayalıdır. İçinde hiçbir yasak kelimesi yoktur. Getirilen disiplin mevcut yasadakinden geri değildir. En özgür görünen ülkelerde dahi yasal hükümlülükler yasak kelimesi kullanılmadan büyük bir hukuk ustalığıyla düzenlenmiştir. Önerilerimiz gelecek çalışma aşamalarında tabii olarak değişikliğe uğrayabilir. Ancak özgür yapı asla bozulmamalıdır. AB istediği için değil demokrasimizin geleceği için bunu yapmalıyız. Her demokrasi ancak sivil toplumu, her sivil toplum da ancak dernek ve vakıf halinde örgütlenerek toplumsal sorumluluk alan vatandaşlar kadar güçlüdür. Son yıllarda hem Avrupa'da hem de Türkiye'de gündemi meşgul eden tartışmalarda yeni ve güçlü bir ses yükseliyor: Sivil toplum. Sivil toplum örgütü binlerce dernek, girişim, ajans ve sivil toplum kuruluşunu temsil eder. Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti kavramlarının yerleşmesiyle ilgili talepleri, ekonomiyle ilgili endişeleri "toplum adına" gündeme getirir. (Sivil Toplum İşbaşında-Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, Askata, 2001) Sivil Toplum kavramı ilk kez Adam Ferguson tarafından 1767'de "Sivil Toplumun Tarihi Üzerine bir Deneme" adlı çalışmasında kullanılmıştır. Sivil toplumun basit bir tanımı henüz keşfedilmemiştir. Kavram farklı toplumlarda yaşanan tarihsel gelişmelere paralel olarak çeşitli biçimlerde tanımlanabilmektedir. Bir toplumda sivil toplumun gelişmesi, kültürel bir süreçtir ve şu unsurların gelişmesi ile paralellik taşır: Çoğulculuk, bağımsızlık, dayanışma, toplumsal bilinçlenme, katılım, eğitim, sorumluluk ve yetki devri.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.