20. yüzyıl 1901-2000 yıllarıdır. Takvime göre böyledir. Tarih ilmi bakımından karakteristik 20. yüzyıl ise 1918-1990 arasıdır. Sovyetler'in dağılması ile, yepyeni bir döneme girdik. 3. Milenyum (Binyıl) (2000-3000 yılları arası), 11 Eylül'de New York'ta İkiz Gökdelenler ve Washington'da Pentagon'un bir kanadına havadan yapılan terör eylemi ile başladı. Eylem, hiç şüphe etmeyiniz, 21. yüzyıl boyunca dünya politikasını birinci derecede etkileyecektir. Etkilenme zaten başladı. Kimse terörün bu derecede fantastik boyutlara ulaşabileceğini, dünyanın birinci devletini kalbinden ve beyninden vurabileceğini tahmin etmedi. Ama boyutlar, bilim-kurgu roman ve filmlerinin fantezilerini gerçekleştirdi. 11 Eylül eylemi olmasa idi de Pax Americana'nın gerekleri yerine getirilecekti. Ancak eylem, Birleşik Amerika'yı adeta zorladıktan başka, eline korkunç bir politik koz da verdi: Bütün dünya sathında terörle savaşmak, terörü yok etmek hakkı ve misyonu... Terör, bir meslektir. Milyonlarca profesyonel ve ailelerinin geçim kaynağıdır. Gene terör, hukuk dışı bir savaş şeklidir. Fikir ve siyaset platformlarındaki başarısızlıkların zorbalığa intikalidir. Fikir ve sebep, haklı, hatta masum bile olabilmektedir, çaresiz kalınca teröre dönüşüyor. Terör, yoksul toplumlar kadar, müreffeh toplumlardaki manyaklarca da uygulanıyor. Pek çok devlet, rakibi veya hasmı devlete karşı terörü destekliyor. Bu suretle geniş coğrafyalar ve milyonlarca insan tehdid altında kalabiliyor. Terör için ve teröre karşı milyarlarca dolar harcanıyor. İşte ABD, bugün kendini terörle savaşın şampiyonu görüyor, öyle davranıyor. 11 Eylül'ün öcünü 21. asır boyunca alacaktır. Bir çizgide durmayacaktır. Öcünü almayan, tehdidini yerine getiremeyen devletin saygınlığı kalmaz, üzerine üzerine gidilir. Washington'dan böyle bir tavra girmesi beklenmemelidir. Türkiye'nin politikasına gelince: Terörün her çeşidinden nefret ediyoruz. Teröre, kendisine dokunan ve dokunmayan diye iki kategoriye ayırarak davranan devletleri, küçük görüyoruz.