Bu Pazar günü Avrupa Birliği Dış İşleri Bakanları bir araya gelecekler. Müzakere Çerçeve Belgesi'ni kabul edip onaylıyacaklar. Belgede bir münasebetsizlik yapılmadığı takdirde Ankara'dan özel bir uçak kalkacak. Pazartesi günü -ama sabah ama akşam- Brüksel'e inecek. Heyetimiz Avrupa Birliği tam üyeliği için müzakerelere başlıyacak. Avusturya'nın, Türkiye'ye tam üyelik yanında imtiyazlı ortaklık denen şerefsiz ucûbenin de teklifinin belgeselde yer alması isteğini geri çekeceği söyleniyor. İmparatorluk şansölyesi Prens Metternich, Türkiye imparatorluğunu, fiilen Avrupa'nın büyük devletleri arasında kabûl etmişti. Sonra 1856'da Türkiye'yi dünyanın 7 büyük devleti arasına alan Paris Anlaşması'nı Avusturya imparatoru Franz Joseph, tereddütsüz onaylamıştı. Şimdi Avusturya'nın bu şımarıklığı nereden geliyor? O kadar mı küçüldü? Veya Türkiye o derecede mi önemsizleşti? Yahut Türkler bugün Avrupa hayat tarzından 1800'lerdekinden daha mı uzaklaştı? Hiç biri değil. O halde ne? Birinci derecede Fransa'nın Viyana'yı gizli teşviki. Güney Kıbrıs'ı kışkırttığı gibi. İkincisi, Avusturya'nın, eski eyaleti ve Katolik mezhebdaşı Hırvatistan'ı da Türkiye ile birlikte müzakere masasına oturtmak gayreti... Hırvatistan'ın üyelik başvurusu bir kaç yıl oldu olmadı. Türkiye'nin müracaatının 42 yıl önce vuku bulup bir çok anlaşma ile teyid edildiğini ise dün İngiltere dış işleri bakanı açıkça söyledi. Romanya 1878'de ve Bulgaristan 1908'de Türkiye imparatorluğundan ayrıldılar. İkisi de yakalarını ancak on beş yıl önce Moskova'dan ve demokrasiye meydan okuyan komünizmden kurtardılar. Evvelsi gün cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Çankaya'da Romanya cumhurbaşkanına, AB üyeliği için tebriklerini bildirdi. Gıpta ettiğini de saklamadı. 3 gün sonra Ankara'dan Lüksenburg'a uçak kaldıramamak durumu oluşursa, yalnız Avrupa değil, Dünya politik dengesi de değişecektir. Zira artık hiçbir faktörün, Ankara'yı Washington'dan ayırabilmesi ihtimali kalmaz.