1929, Dünya tarihinin en büyük ekonomik krizinin çıktığı yıl olarak hafızalara kazılmıştır. Amerika, Birinci Cihan Savaşı'nı dünyanın en zengin devleti sıfatını kazanarak bitirdi(1918). İngiltere, dünyanın sadece 2. zengin devleti derekesine düşmüştü (cihan devleti durumu ile birinciliğini 1943'e kadar sürdürecektir). Böyle bir ortamda Birleşik Amerika'da kriz ansızın patladı. Hemen Avrupa'ya bulaştı. Türkiye'ye geldi. Liberal ekonomi ilân etmiş bulunan Atatürk, hızlı bir virajla devletçiliğe geçmeye mecbur kaldı. Türkiye bir finans ve sanayi ülkesi olmadığı için, büyük felâket, Birleşik Amerika ve Avrupa'daki kadar etkilemedi. Oralardaki radikal değişmeler görülmedi. Ucuz atlattık diyebilirim. Birleşik Amerika'da 1933 seçimlerinde, 15 yıllık cumhuriyetçi iktidarı sona erdi. Sosyalist tedbirler getireceğini söyleyen ve uygulayan Demokrat Parti'den Roosevelt, başkan seçildi (1933-1945). Bir bavul dolusu mark ile lokanta hesaplarının ödendiği Almanya Cumhuriyeti'nde, aynı 1933 yılında seçimleri milliyetçi sosyalist -Avusturya asıllı- Adolf Hitler kazandı. Ekonomiyi düzelteceğini ve anarşiye son vereceğini vaad etmişti. Dediğini yaptı. Tek adam oldu. Sonrası malûm... Şimdi ABD hazine bakanlığı, iflâsın eşiğindeki en büyük sigorta şirketi AIG'yi 85 milyar dolar ödeyerek satın aldı. -ABD'nin öncülüğünde- mutlak serbestliğe dayanan global ekonomiye aykırı bu davranış, belki 1929 fobisinden ilham aldı. Büyük bir global kriz önlendi. Dünya bankalarının kaybı şimdiden 700 milyar doları buldu. Birkaç dalgalanmadan sonra sükûnetin avdeti bekleniyor. Şüphe etmeyiniz. Müsterîh olunuz...