Amerika'nın Orta Doğu politikası, 2004 yılında da dünya siyasetine damgasını vuracak. Amerika, Irak'ta kendince bir idare kurup, askerini belirli üslerde toplayarak, ülkeden çekilecektir. Petrolün Washington'ın yararına akmasına dikkat edecektir. Sonra Suriye ve İran'a yürüyecek, Suudi Arabistan'da kendine dost bir yönetim oluşturacaktır. Bu işleri, Bush'un ikinci defa katılacağı başkanlık seçiminin takvimine göre ayarlıyacaktır. Bir Demokrat'ın başkan seçilmesi hâlinde, Washington'ın Orta Doğu politikasında üslûp, Pax Americana'nın genel ilkeleri yürürlükte kalmak şartıyla, epey değişecektir. 2004'te Avrupa Birliği, 25 üyeli bir duruma geçecek, 10 yeni üye ile genişleyecektir. Üyelerden biri, Kıbrıs Cumhuriyeti'dir. Türkiye, Annan Planı çerçevesinde, elbette belirli haklarını koruyarak, Kıbrıs sorununa nihayet verecektir. AB ile müzakere tarihi alacaktır. Bu suretle AB üyeliği kesinleşecektir. Zira müzakereye başlayan hiçbir ülke üyelik dışında kalmadı. Kıbrıs meselesinde çözümsüzlük sürdüğü takdirde Avrupa Biriliği, Türkiye'ye 2004 sonunda müzakere tarihi vermiyecektir. AB ile Türkiye arasında çekişme başlıyacağı gibi, ABD de beceriksiz göreceği Ankara'ya fazlaca bastıracaktır. Bu takdirde statükocularımız, Türkiye'yi Avrupa düzeyinden geriye kaydırmak için cesaretleneceklerdir. Başarısızlığın bütün faturası AK Parti'ye çıkartılacak, iktidar, rejim aleyhtarlığı ile de suçlanacaktır. İstikrarsız ve ekonomisi gerileyen bir Türkiye ortaya çıkacaktır. Bu, senaryolardan kötümser olanıdır. İnşallah gerçekleşmiyecektir. AB gibi ABD de serpilip gelişecektir. Saddam'ın muhakemesi ile ödleri kopacak birçok diktatör, Amerika'nın suyuna gitmek için elinden geleni yapacak, Pax Americana, döneminde hayat bulmaya çalışacaktır. İster beğenin, ister beğenmeyin, 2004 dünyasında düzen budur.