2004'ün sonunda

A -
A +

2004 yılı , Türkiye'nin hanesine olumlu değerlendirmesiyle yazıldı. 2005'e ciddi ümitlerle bakabileceğimiz şartlar oluştu. Ekonomide sıçramaya yakın başarı çizgileri gerçekleşti. 2004 yılında Avrupa Birliği ile yattık, AB ile yeni bir güne başladık. Gündemde birinci sıradan düşmeyen Avrupa Birliği üyeliği hedefimizin, muâsır medeniyet seviyesine ulaşmamızın en müsbet göstergesi olduğu artık zor itiraz edilebilir çizgiye geldi. 17 Aralık 2004 gününü bekleyerek geçirdiğimiz koca bir yıl sonunda, müzakere tarihini alabildik. Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan 'ın, dünyanın belli başlı ve en şöhretli devlet adamlarından biri kabul edildiğini vurgulamalıyız. Dışişleri Bakanı Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül , aynı şekilde temayüz etti. Özal ekolünden gelen Devlet Bakanı Cemil Çiçek , Kopenhag Kriterleri için gecesini gündüzüne kattı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, çok büyük performans gösterdi. Bu suretle Kopenhag Kriterleri'ni tamamladık ki, anlamı, Batı ölçüsünde demokrasi çizgisine ulaşmamızdır. Bu da, İnkılâp tarihimizin dönüm noktalarından biridir. Şimdi aynı tempo ile Maastricht'in ekonomi kriterlerine erişmemizi bekliyoruz. Kopenhag, sonra Lahey'de Kıbrıs konusundaki çekingenliğimizin sebebinin meselenin icradan zirveye çekilmesi ve bürokrasiye boğulması olduğunu söylemek doğrudur. Ancak kaybımız büyüdü ve Kıbrıs, gene ortada kaldı. Zina maddesi başta, enine boyuna düşünülmeden bazı yasaların Yüce Meclis'e sevki de, önümüzdeki yıl tekrarlanmaması gereken apolitik girişimler arasında sayılabilir. Eleştirilmeyen, hata yapmayan hiçbir icra yoktur. Tarih kaydetmez. Bununla beraber, AK Parti iktidarının devraldığ mirasın berbad olduğunu hatırlamak gerekiyor. Bir hortumlar ve hortumcular dönemi yaşamıştık ki, tarihimizde emsali mevcut değildir. O kadar büyük çapta soygundur. Yüz milyar doların nerelere gittiği hâlâ tesbit edilemedi. Buna binlerce katil, ırz düşmanı ve hırsızın aramıza salındığını ekleyiniz. Nihayet, tarihimizin iki büyük ekonomik krizinin ard arda vurduğunu ve gene işini becerenin kârlı çıktığını asla unutmayacağız. Üçlü koalisyon, Avrupa Birliği hedefine gereken hız ve ağırlıkla sarılmadı. Vatandaş, koalisyonu sandıklara gömdü. AK Parti sürprizi, Türkiye'nin kaderi oldu. İlk iki yılını başarı hanesi çok ağır basarak kapatan iktidarın, 2005'te daha muvaffak olacağının ciddi belirtileri mevcuttur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.