2006 yılında Birleşik Amerika, Suriye ile İran'a müdahale edecek. Dünya, bu gelişmeye odaklanacak. Türkiye'de odaklanma, bütün alanlarda etkisini gösterecek. İç politikamızda Amerika'nın tutumunun oluşturacağı dalgalar, tahminleri aşacak derecede güç kazanabilir. Amerika'nın önce Suriye ile mi, İran'la mı çatışacağı bilinmiyor. İkisi birden kısa aralıklarla gerçekleşebilir. Suriye'nin Baas'ı ve Muhâberât'ı ilga ve lağv ederek yakasını Amerika'dan kurtarması ihtimali zayıftır. Şam, direneceğe benziyor. Kuvvetli bir direnme bahis konusu değildir. İran'ın nükleer çalışmalarını durdurarak çatışmadan kaçınma şansı daha büyüktür. Durur, sonra çalışmalarına devam için şartların değişmesini bekler. İran'a haydi artık plütonyumunu yapabilirsin! diyecek ortam, böyle muhayyel bir durdurmadan bir ay sonra da, bir asır sonra da tecelli edebilir. Amerika İran'ı, Irak gibi birkaç parçaya ayırmak isteyecektir. Ama bütün İran'ı Irak gibi askerî işgal altına alamaz. Başka bir strateji izleyecektir. Böylesine bir 2006 dünyasında Türkiye, seçimlere bu yılın sonunda mı, 2007'nin başında, ortasında, sonunda mı gideceğini münakaşa edecek, fikirler dağılacaktır. İster misiniz, Orta Doğu krizinin olağanüstü şartları dolayısıyla Yüce Meclis, seçimleri 2008'e bırakmak kararı alsın? Bu şaka cümlemi, hulûl eden yeni yıl içinde ne derecede beklenmez dış olayların etkisinde kalabileceğimizi vurgulamak için yazdım. Yoksa seçimler 2008'e bile kalabilir şakasının nice sayın genel başkanın tansiyonunu yükselteceğini bilmiyor değilim. 2006'da Orta Doğu'ya sulh ve sükûn geleceği ihtimalinin dahi bulunduğunu söyleyerek, ortamı yumuşatmak istiyorum.