30 Ağustos 1922 zaferinin 79. yıldönümüdür. Silâhlı Kuvvetlerimiz'e ve Türk milletine kutlu olsun. Müstevlî ordularını vatanın harîm-i ismetinde yok eden başkumandanımız Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı, Atatürk'ümüzü şükran, sevgi ve saygıyla anıyoruz. Büyük zaferden 10 gün sonra İzmir'deydik. Hemen ayni günlerde Bursa, sonra Edirne ve İstanbul'a girdik. İmparatorluğumuzun bütün taht şehirlerini kurtaran Türkiye Büyük Millet Meclisi başkan ve başkomutanı Atatürk, Ankara'ya döndü. İzmir 3 yıl, 3 ay, 25 gün düşman işgalinde kaldı. İngilizler, Yunanlılar'a İzmir'i işgal ettirmeseydiler, Millî Mücadele'nin boyutları tamamen değişirdi. İngilizler, İstanbul'da Osmanlı Meclis-i Meb'ûsân'ını basıp dağıtmasa idiler, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanmazdı. Ankara'da toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Büyük Zafer'e kadar 2 yıl, 4 ay gündüz oturmadılar, gece uyumadılar. En demokratik eleştiriler içinde birliklerini bozmadılar. Başkan ve başkomutan seçtikleri, mareşal rütbesini verdikleri Mustafa Kemal Paşa, zaferden sonra Ankara'ya döndü. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin huzuruna çıktı. Milletvekillerine şöyle hitab etti: Arkadaşlar! Bir asker sadakat ve itaatiyle emirlerinizi yerine getirdim. Bundan dolayı bir insan kalbinin nadiren duyabileceği memnuniyet içindeyim. Kalbim sevinçle doludur. En karanlık ve bedbaht günlerimizde Meclisimiz'in sarp ve yalçın bir kaya gibi azim ve imanı, bize büyük zafere erişmek imkânını verdi. Pek aziz ve muhterem arkadaşlarım! Sizi, bütün dünyaya karşı temsil eylediğiniz hürriyet ve istiklâl fikrinizin zaferinden dolayı tebrik ediyorum. Bugün milletvekilleri, başkan seçtikleri Atatürk'ün böylesine hitab ettiği bir Meclis'in üyeleri bulunmanın bilincinde olmalıdırlar. Bu bilinç yalnız mutluluk ve şeref kaynağı değildir. Ayni zamanda ve ayni derecede ağırlıklı bir sorumluluk şuurunun göstergesidir. Önümüzdeki ay Anayasa değişikliği reformunda milletvekillerinden, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gösterdiği vatanseverliği, birlik ve beraberliği, korkusuzluğu, yalçın kaya salâbetini, akıl ve şuuru bekliyoruz. Çok şey mi istiyoruz?