7 ayda 4. zirve

Dünkü gazetemizin manşeti, yazımın başlığı gibiydi. 7 ay içinde 4. Erdoğan-Putin zirvesi de gerçekleşti. Ve Başbakanımız, Moğolistan'a gönül rahatlığı ile uçtu. Bu sütunda daima Rusya ile ilişkilerimizin olabildiğine geliştirilmesini savunduk. Türk ülkeleri üzerindeki Rus işgali kalktı. Kindar millet değiliz (hatta tehlikeli şekilde unutkanız). Geçmişi unuttuk. Gerçi yeni Rusya ile enerji alanında yanlış anlaşmalar yaptık. Ancak kabahat ve hata bizimdir. Rusya'ya enerji konusunda çok bağımlı duruma düşmemek şartıyla her alanda sıkı ve samimi münasebetler kurmamız, iki büyük imparatorluğun vârisleri Türkiye ile Rusya'yı rahatlatır. Her iki devlet de, çağdaşlaşmak ve müreffeh ülkeler arasına girmek için çaba içindedir. Bu hususta da benzerliğimiz var. Ama stratejik müttefikimiz Birleşik Amerika'dır. Rusya ile ilişkilerimizi, bu müttefikliğimize ve Avrupa Birliği'ne alternatif şeklinde düşünenlere, tamamen karşıyız. Zira Rusya böyle bir alternatif değildir. Türkiye'nin yönü ve geleceği ise çizilmiştir. Sapma kabûl etmeyiz. Üçüncü Dünya devletliğine asla razı olmayız. Tabii Amerika'nın dış politikası kıskançtır. Suriye ve İran ile mantık dışı ilişkilerimizden olağanüstü rahatsızdır. Buna bir de Rusya'yı eklemeyelim. Her gelişme, dengeli şekilde izlenmelidir. Dış politika kıldan ince kılıçtan keskincedir. Hata kabûl etmez. Rusya Federasyonu ile ticaret hacmimizi elbette 11 milyar dolardan 25 milyara çıkaralım. Ve hemen çıkaralım. Bu hususa Amerika bile karışamaz (bu cümle espridir, yanlış anlaşılmasın). Ancak ticaret hacmi dengesi çok aleyhimize olmamalıdır. Her hâl-ü kârda Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Karadeniz üzerinde Soçi'de Başkan Putin'le yeniden buluşması, iki taraf için de verimli geçmiştir. Rusya ile kara sınırımız kalmadı ama, Karadeniz'de hâlâ komşuyuz. Karadeniz'in güney sahilleri bizim, kuzey-doğu sahilleri Rusya'nındır. Rusya, Ukrayna, Gürcistan limanları ile Karadeniz limanlarımız arasında yoğun deniz trafiği olmalı. Gemiler sürekli gidip gelmeli. Bugün için hayaldir. Ama gerçekleşme potansiyeli yüksektir. Başbakanın Moğolistan'a uzanması da çok çok iyidir. Çin Seddi'nin kuzeyinde, Anadolu'ya, hattâ Türkistan'a gelmemizden önceki anayurdumuzda, Süleyman Demirel'in büyük ihtimamla başlattığı temasları âzamîye çıkaralım.