O tarihe kadar dünya tarihinin gördüğü ateş gücü en yüksek armadanın cebren geçemediği Çanakkale Deniz Zaferi'nin 90. yıldönümündeyiz. 18 Mart 1915... 18 zırhlı ile bir çok muhrip, denizaltı vs'den oluşan 3 filo hâlindeki İngiliz-Fransız donanması, saat 11.00'de 506 topunu ateşliyerek 6 saat 45 dakika müddetle, saat 17.45'e kadar ateş kesmedi. 6'sı zırhlı olmak üzere kuvvesinin üçte biri savaş dışı kalan armada, güneş batarken, Boğaz önünden çekildi. 25 Nisan günü Müttefikler, Gelibolu yarımadasına asker çıkarmaya başlıyarak, Boğazı karadan geçmeye çalıştılar. Türk düşmanlığı çarpık duygusu ile hareket eden cihan devleti İngiltere'nin başbakanı Lloyd George, 1919 sulh konferansında Türkiye'yi, savaşa girerek harbin 2 yıl daha uzamasına sebep olmakla itham etmiş, bunun İngiltere'ye 750 milyon altın sterline mal olduğunu ve İngiltere'nin yalnız Türk cephelerine 1 milyon asker göndermek durumunda kaldığını söylemiştir. Aynı günlerde Ermeniler, 13 Nisan'da Van şehrini ele geçirdiler. 3 ay önce Üçüncü Türk Ordusu 60 bin kayıp vererek kuvvesinin üçte ikisini yitirmişti. Geri kalan birlikler, dağınık şekilde çekiliyorlardı. Bölgedeki jandarma alayları bile Çanakkale'ye gönderilmişti. Ermeni çeteleri, ellerinde Rus silâhları, erkeksiz Kürt köylerini basıyor, ana rahmindeki bebeklere kadar imha ediyorlardı. Ki, 24 Nisan'da Osmanlı İmparatorluk hükûmeti, kanun kuvvetinde Tehcîr kararnâmesini yayınladı. 90 yıl önce imparatorluk Türkiyesi, böylesine bir kaos içindeydi. Hem Türkiye'nin, hem dünyanın kaderi değişiyordu. Avrupa medeniyeti, tam bir intihar teşebbüsü içindeydi. Savaş bitince aklını başına topladı mı? Ne gezer! Tam 21 yıl sonra ikinci bir intihar teşebbüsünde bulundu. Ve artık kesin şekilde 200 yıldan beri elinde tuttuğu dünya üstünlüğünü başka bir kıt'aya, Kuzey Amerika'ya terk etti. Şimdi yeniden bir dünya oluşuyor. Aman hepimiz dikkatli olalım. Her devlet aklını başına toplayıp davransın...