AB üyeliğimiz

A -
A +

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün Birleşmiş Milletler kampanyası çok olumlu geçti. BM üyesi 192 devletin birçoğunun başkanları ile görüştü. Genel Kurul'da beğenilen bir konuşma yaptı. Barış'ı vurguladı. 2009-2010 yılları Güvenlik Konseyi üyeliğimiz için oy sağlamaya çalıştı. Birkaç dönem milletvekilliği, kısa başbakanlık, uzun dış işleri bakanlığındaki tecrübelerini başarı ile kullandı. 2 yıllık Güvenlik Konseyi üyeliği elbette bizim için çok faydalı. O koltukta bir defa bulunmuştuk ama 40 yıl geçti. Türkiye içinde problemler bitecek gibi değil. Tatsız gelişmelerin arkası kesilmiyor. Dış politikada başarı, içeride de rahatlamamıza yardımcı olur. Ancak dış politikada Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türk Devleti'nin hayatî geleceği, şânına lâyık şekilde yaşayabilmesi için büyük mesele Avrupa Birliği üyeliğidir. Kökenleri asırlar öncesine inen tarihî problemdir. Türk'ün 1000 yıllık Batı'ya yürüyüşünün düğüm noktasıdır. Avrupa kıt'asında AB üyesi olmaksızın çağdaş uygarlık çizgisine erişmemiz, 1. sınıf devlet ve eşit muamele görmemiz, gittikçe imkânsızlaşacaktır. Bu husustaki fikrimiz kesindir. İsviçre, Norveç, İzlanda değiliz ki... İstanbul ve Ankara'da konsoloslukların bahçelerinde kuyruk oluşturan bir millet imajından nefretimizi saklamıyoruz. İspanya, Portekiz, Avusturya'dan önce ve Yunanistan ile birlikte üyelik fırsatını kaçırırken düştüğümüz tarihî enayiliği her cepheden, genç tarihçilerimiz mutlaka araştıracaklardır. Şimdilik bu konuda yüksek lisans ve doktora yaptırmaktan ve yapmaktan korkuluyor. Yüce Meclis'ten, hükûmetten, muhalefet partilerinden, Avrupa Birliği konusunda büyük öncelik vermelerini bekliyoruz. Himmet buyurunuz, birçok derdimizin çözülüverdiğini göreceksiniz, emin olunuz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.