AB üyeliğimiz

A -
A +

Geçen hafta İngiltere'nin 44 yaşındaki dışişleri bakanı Miliband, Türkiye'de idi. Özetle şöyle dedi: "Türkiye'ye Avrupa Birliği (AB) üyeliği için taahhütlerimizi bir defa daha vurgulamak için geldim. AB kriterleri yönündeki reformlarınızı İngiltere olarak destekliyoruz. Türkiye reformlarını tamamladığı zaman üyeliği onaylanmalıdır." Aynı günlerde İtalya dışişleri bakanı Franco Frattini de şunları söyledi: "Türkiye'nin AB'ye üyeliğinden vazgeçemeyiz. Yeterli ilerleme gerçekleşmemesi, bizi bu hedefimizden saptırmaz. Türkiye ile birlik, Avrupa'nın yalnız aktüel ve geleceğe dönük değil, tarihî bir hedefidir. Güney Kafkasya'daki 3 cumhuriyetin istikrarından enerji kaynaklarının Avrupa'ya güvenlikli akışına, milletlerarası terörle mücadeleye kadar, Ankara ile aynı stratejik menfaatleri paylaşıyoruz." Aynı fikirleri İspanya da tekrarlayıp duruyor. Geçen hafta Slovakya, Türkiye'nin üyeliği üzerinde kesin konuştu. Atlantik devleti İngiltere, Akdeniz'den İtalya ile İspanya, Doğu Avrupa'dan Slovakya ve benzerleri, Türkiye'nin vazgeçilmezliği üzerinde birleşiyorlar. O zaman Fransa ile Almanya'ya ne oluyor? Bir defa Fransa ile Almanya demek yanlış. Sarkozy ile Merkel demelidir. Zira Chirac Fransası ile Schröder Almanyası, üyeliğimizi destekliyordu. AB'nin çekirdeği, Fransa'nın girişimi ile, Almanya'ya karşı tekrar savaşmamak üzerine kurulan bir projedir. Ekonomik çıkarların stratejiyi belirleyeceği fikri ile oluşturuldu. 19. yüzyılda 2 ve 20. yüzyılda gene 2 defa en büyük çapta Fransa-Almanya savaşından Fransa'nın şikâyetlerine Almanya da katıldı. İtalya ile Benelux Devletleri'ni de alalım dediler, AB doğdu. Zamanla insanlık tarihinin en büyük medeniyet projesi hâline geldi. Sarkozy, çok yoğun ölçüde Deveciyan'ın etkisinde kaldı. Üstelik Şansölye Angela Merkel Hanım tarafından Türkiye'ye imtiyazlı (?!) ortaklık budala teklifine katıldı. Atılan koskoca imzalardan kıvırtmaya başladılar. Türkiye, Sevr'den beri bu tekliften büyük hakarete uğramadı. Paris ve Berlin'in bu gerçeği kavraması gerekiyor. Fizik profesörü Merkel olmaz, asla olamaz bir fikre nereden kapıldı, başka bir yazımda açıklarım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.