AB ve ABD

1 ve 2 ay sonra çok önemli iki gelişme, Dünya politikasına istikamet verecek: 1 ay sonra ABD'de başkan seçilecek. Ve 2 ay sonra AB, Türkiye'ye müzakere tarihi belirleyecek. Bazı okuyucularım, Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesini, Amerika'da başkan seçimi ile eşdeğer tuttuğum için mübalağa ettiğim duygusuna kapılabilirler. Ama Türkiye'nin müzakereye başlaması da, başlamaması da, cihan politikasında önemli ayarlamalara ve sapmalara zemin hazırlayacaktır. Bu derecede ehemmiyet taşımaktadır. Geniş açıdan bakılınca, bu gerçeği görmemek mümkün değildir. Amerika'da bir ay sonra başkan seçilecek. Bush yeniden seçilirse, Amerika'nın cihanşümul (küresel) terör savaşı yeni coğrafyalara da yayılarak genişleyecektir. Demokrat rakibi seçilirse, aynı şey olacak, ancak üslup değişecektir. Ancak romantikler, Bush giderse Amerika'nın hedeflerini saptıracağını hayal edebilirler. Enerji kaynaklarının kontrol ve dağıtımına, terörün bastırılmasına, İsrail'e güvenlik sağlanmasına dayanan, bizim Pax Americana dediğimiz Washington'ın devlet projesi, değişmeyecektir. Bush'un yeniden seçilme şansını yüzde 51 şeklinde değerlendiriyoruz. Seçimi kazanamaz, rakibi Beyaz Saray'a geçerse, Ocak ayında göreve başlayacağı için, 2 aylık bir durgunluk bahis konusudur. Türkiye, 17 Aralıkta bir kazaya sebep vermemek için gayret gösteriyor. Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah Gül, Berlin'dedir. Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan Avrupa'ya açılmak üzeredir. Fransa parlamentosunda, Fransız kültürüne yakışmaz şeyler söylendi. NATO ve Gümrük Birliği üyesi Türkiye'nin Avrupalı'lığı tartışıldı. Hemen yarın üye olacağız gibi şartlar ileri sürüldü. Türkiye içinde ve dışında sağduyu hakim olursa, 2005'e daha iyi şartlarla girebileceğiz. Hiç değilse izlenecek yol belirecektir. Çeyrek asırda iki defa topyekûn intihar teşebbüsünde bulunan Avrupa, akıllı davranacaktır. Türkiye ise aklını başına toplamak durumundadır. Biz böyle görüyoruz.