Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında sıkışıp kalmamalıdır. Her ikisiyle de derinlemesine, asla vaz geçemiyeceğimiz ilişkilerimiz var. Ve bu ilişkiler uzun vadelidir. Çok uzun vadeli... Avrupa Birliği'nden müzakere tarihi almamıza tastamam 1 ay kaldı. Bir sakarlık yapılmıyacağını umuyorum. Zira Avrupa'ya pahalıya patlar. Avrupa tarihinin modern dönemi böylesine biribirinden vahîm sakarlıklarla doludur. Strasburg'da Avrupa Birliği parlamenterleri, Türkiye Raporu hazırlayıp eğleniyorlar. Türkiye, Avrupa Birliği'nin, ABD ile münasebetleri en düzgün üyelerinden biri olacaktır. Bu politika, AB için de yararlıdır. ABD ile hırlaşan bir Avrupa (veya aksi), milletlerarası teröre yeni zeminler kazandırır. İstanbul'da 15 Kasım 2003 eylemini unutmadık. Gûyâ İsrail'le İngiltere'ye karşı yapılmıştı ama, bize de aba altından sopa gösteriyordu. İspanya'nın Madrid'de yediği darbeyi unutması da mümkün değildir. İran, nükleer faaliyetlerini durdurduğunu bildirdi. Korku, dağları bekler. Tahran'da devlet tecrübesi, elbette Kâbil ve Bağdad'dakilerden çok üstündür. Tâlibân'a ve Saddâm'a fark atması tabiidir. Washington'ın elinden önemli bir koz alındı. Ama böyledir diye Amerika, İran üzerindeki planlarından vaz geçer mi? Hiç sanmıyoruz. Irak'ta, Amerika ile birlikte savaşan bir çok AB üyesi devletin askeri var. Türkiye dahil bir çok Avrupa ülkesi de, hava sahası ve üsler gibi pek çok destekle Amerika'ya yardımcı oluyor. Bu durum sürüp gidecektir. Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetlerinden Pakistan'a kadar pek çok devlet, Birleşik Amerika'nın yanında hareket ediyor. Amerika'yı kınayan Arap devletleri, gırtlaklarına kadar işbirliği içindedirler. Böylesine bir dünyada Ankara, attığı adıma dikkat kesilerek, Türk devletinin yüksek menfaatlerini koruyacaktır. Tek topla oynamak önemsiz ülkelere mahsustur. Önemli devletler, bir kaç topu havada tutup düşürmeden oyunu sürdürebilenlerdir...