Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Amerikalı meslektaşı Condoleezza Rice ile 45 dakika görüştü. Kıbrıs, PKK vs. Konuşmaların Orta Doğu ağırlıklı olduğunu tahmin edebiliriz. Amerika, Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika projesinde bizden siyasî ve askerî destek bekliyor. Bu husus âşikâr. Ama resmî ağızlarca telaffuzu erken. Gerek Rice-Gül, gerek Bush-Erdoğan görüşmelerinde Amerika, Asya politikasında Türkiye'nin ne dereceye kadar yakınında bulunacağını öğrenmek istiyor. Dikkat buyurulsun, artık Baba Bush ile Özal'ın stratejik çizgiye yükselttikleri ittifakımız pek ağıza alınmıyor. Sadece ittifak ve müttefik kelimeleri geçiyor. Biz Estonya ile de müttefikiz. Binaenaleyh iki tarafın durumlarını, tekrar eski çizgisine, 'İkinci Tezkere'den önceki çizgiye yükseltmeleri şarttır. Silâhlı kuvvetlerimizin çok haklı talebi, Kuzey Irak'taki PKK terör örgütünün dağıtılmasıdır. İran bile bu örgüte karşı tedbir aldı. Amerika ise sadece konuşuyor. Zira, Türkiye'nin Orta Doğu'daki harekâtına destek vereceği güvencesini almadan PKK'yı çözümlemeye niyeti yok. Niçin? Çok açık! Orta Doğu'da Türkiye, Amerika'nın yanında durmaz, ortağı olmayı küçümserse, PKK'yı tekrar Anadolu'ya musallat edecek. ASALA'yı harekete geçirmesi, IMF'ye ve Dünya Bankası'na ve de silâh alışverişi konusunda Pentagon'a talimat vermesi ihtimaller cümlesindedir. Bizi müttefiklik şartlarını yerine getirmemiş, terörist ve haydut listesine aldığı devletlerin yanında bulunmaktan hoşlanan bir ülke şeklinde görecek, öylesine bir muameleye tabi tutacaktır. ABD ile bu derecede bozuşan bir Türkiye'nin Brüksel'deki saygınlığını artık siz hesaplayın. Tablonun böyle vahametlere doğru oluşmaması için Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, Amerika'dadır. PKK'nın 15 yıl müddetle büyük hamileri İran, Irak ve Suriye'ye karşı hayranlığımız, Amerikalılar'ı ürküttü. Artık bunu anlayalım. Ancak Hükûmetimizin Asya politikasında güneyden kopup doğuya, daha açık ifadeyle Türk'e doğru açılması, bu düzenleme ve ayarı yapabilmesini rahatlatmak için, Amerika'nın PKK'yı yola getirmesi çok kolaylık sağlar. Lâf edebiyatının devamı, Ankara'yı asabileştirir, tereddüde ve durgunluğa düşürebilir, işleri zorlaştırır. Bush-Erdoğan zirvesinden bazı haberler sızacaktır. Sonuç itibariyle dünya politikasını etkileyecek bir mülâkattır. Kimse şüphe etmesin!