ABD-Türkiye Stratejik Uyum Belgesi

A -
A +

Türkiye'de hükûmetlerin huzur içinde çalışabilmeleri, iktidar sahiplerinin geceleri rahat uyuyabilmeleri için iki şart olageldiği ileri sürülmüştür: Dışarıda ABD ile uyum, içeride silâhlı kuvvetlerimizle iyi ilişkiler... Bu şartlar ihlâl edilince Türkiye dalgalanmıştır. Bugün de bu tarihî hatıralar geçerli midir? derseniz, ana muhalefet liderimiz Deniz Baykal'ın endişesi, bana göre, geçerli sayıldığının kanıtıdır. Zira Baykal, imzalanmak üzere bulunan ABD-Türkiye Stratejik Uyum Belgesi için telâşını açığa vurdu. AK Parti ile Washington'ın münasebetlerinin, tezkere kazasından sonra bir türlü beklenen düzeye ulaşamaması, muhalefete ümit veriyordu. CHP, derin devlet, derin siyasetçiler; bu belgenin, iyi niyet gösterisi çizgisini aşarak gerçek stratejik ittifak anlaşmasına dönüşmesi durumunda, AK Parti iktidarının rahatlıyacağını bilecek tarihî tecrübeye sahiptirler. Unutmadan yazayım, iktidarları rahat ettirecek diğer bir faktör, basınla iyi geçinmeleridir. Ama uyulması en zor şart da galiba budur. Bahis konusu belgenin hayata geçirilmesi, daha çok Ankara'ya bağlıdır. Zira belgenin hemen arifesinde dostumuz Perle'ün şikâyetlerini, Amerikan gazetelerinde okuduk. ABD ile ilişkilerimiz, hükûmetin imzaladığı mahut tezkerenin, Yüce Meclis'te kabûl oyu fazla çıktığı halde reddi ile bozuldu. Türk'ün yüksek menfaatleri, telâfisi imkânsız zararlara uğradı. PKK serbest kaldı. Kerkük ve Tell Afar gibi on asırlık Türk beldelerinden Türklük damgası silindi. İnsan ve para kaybımız büyük oldu. Fırsat buldukça, Condoleezza Rice-Abdullah Gül görüşmesinin ve belgenin imzalanmasının muhtemel sonuçları üzerinde duracağız. Zira bu anlaşma kâğıt üzerinde kalır, sararıp solarsa, Türk -Amerikan ilişkilerinin daha katılaşacağı kesindir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.