Avrupa Birliği'nin resmî rapor hâline getirerek Türkiye'den ilk talepleri arasında, fikir ve basın yayın hürriyeti ve serbestliğine ait hususlar bulunuyor. Hem de madde tasrîhi ile. Yani olay belirtilerek. Batı'da fikir ve medya hürriyetleri ne ise biz de aynısını istiyoruz. Bunu AB mevzuatı olarak değil, milletimize saygımızdan dolayı istiyoruz. Fikir kısıtlamalarına her dönemde nefretimi açıkça belirtmişimdir. Batı'nın tenkıydî fikir (espri kritik) ile yüceldiğini her tarihçi bilir. Ama 25 Avrupa devletinin iç mevzuatında milletlerinin, dinî ve millî büyüklerinin hakaret görmesi, açık yalanlarla alçakça suçlanması hakkında yasalar, ceza müeyyideleri yok mudur? Yoksa, biz de pas geçelim. Varsa, uygulamak bizim de hakkımızdır. Bizden ilk talepler arasında, ülkemizdeki Hristiyanlar'ın haklarına ait maddeler bulunuyor. Geçen hafta Vatikan'ın kültür bakanı mevkıindeki bir kardinalin Türkiye'de Hristiyanlar'ın ikinci sınıf muamele gördükleri ithamı haksızdır. Bu demecin, Papa'nın muvafakati ile verildiği kesindir. Papa'nın ziyaretinin ileriye alınmasını manasız bulurum. Ayasofya'da -seleflerinden birisinin yaptığı gibi- diz çöküp istediği duayı okuyamamasını da garip karşılarım. Biz kiliselere serbestçe girer, âyinleri, musikilerini saygı ile dinleriz. Hristiyanlar'ı, yerli veya yabancı, camilerimize kabûl ederiz. Bu çok akıllı Osmanlı düzeni, cumhuriyet döneminde devam etti. Ben İstanbullu, babam da İstanbul doğumlu olarak bu hayatı yaşadık. Ayasofya'nın bir bölümünde -benim bildiğim kadarıyla- namaz da kılınabiliyor. Patrik'in unvanlarına müdahale gülünç olmanın dışında, haksızdır. İsterse kâinat patriki sanını taşısın. Fâtih cihan patriki unvanına izin vermiştir. Ancak TC tab'asıdır ve vatana ihanet hâlinde görevinden alınır. Heybeli'deki okulu kapatmak, vakıflara el koymak, yakışıksız işlerdir. Bu gibi boş ve zararlı şeylerle uğraşıp imajımızı berbâd ediyoruz. Patrik'i Korfu adasında makam ve Rodos'ta okul kurmaya kışkırtmak, akılsız bir politikadır. Bu kabil politikalar geleneklerle oluşur. Göreceksiniz ilk AB ilerleme raporunda bu hususlar yüzümüze çarpılacak. Kardinal Cenabları'nın demeci gibi gerçek dışı olmıyacağını umuyoruz.