Hükûmetin demokratik açılımı açması gittikçe artan bir merakla bekleniyor. Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi, açılımı görmeden fikir bildirmek istemiyor. İkinci muhalefet Milliyetçi Hareket Partisi ise, açılımın kesinlikle rejime zarar vereceği ve Türk'ün haklarını ihlâl edeceği fikrinde direniyor. Karşı çıkmak için programı görmeye hâcet olmadığını ileri sürüyor. Demokratik reformun, Avrupa Birliği uyum yasalarını tamamlamak suretiyle demokrasimizi Batı düzeyine çıkarması bekleniyor. Aynı zamanda iç barışı sağlayacak ve terörü asgarîye indirecek tedbirler getirmesi gerekiyor. Hükûmet bu esaslar dahilinde güzel bir program açıklar, Yüce Meclis'ten geçirerek hızla uygularsa, olumlu sonuçlar alabilecek ve başarı kazanacaktır. Böyle bir başarı, Adalet ve Kalkınma Partisi oylarını arttırır. Bir aksaklık vuku bulursa, (ben demiştim) diyecek MHP'nin oyu artacak, belki CHP'yi geçecektir (CHP yüzde 10 barajına takılarak, tıpkı MHP gibi bir dönem Meclis dışında kalmıştı). Abdullah Öcalan, beklendiği gibi, tamamen mantık dışı fikir ve teklifler açıkladı. DTP, hâlâ bu dengesizlikleri söyleyip yazabilen bir kişinin emirlerini savunmakta direnirse, devre dışı kalacaktır. Hükûmetin, karar vereceği yönde reformlar yapmaktan vazgeçmesi ise bahis konusu değildir. Barışın savaştan ve kavgadan zor olduğunun örnekleri geçmişte pek çoktur. Ama Türkiye Devleti'ni kuran irade, barışı gerçekleştirebilecek kudrettedir. Yeter ki çağdaş uygarlığa inancımızı yitirmeyelim. Herkes bilmelidir ki, muhtaç bulunduğumuz düzenlemeler -ki reform diyoruz- ya yapılacaktır, ya yapılacaktır. Kıvırtmalarla o kadar vakit kaybettik ki...