AK Parti ve MHP

AK Parti ve MHP, büyük kongreleri -hikmet-i Hudâ- aynı güne rastladı. Üçte bir oy almasına rağmen tek başına ve de görülmemiş çoğunlukla iktidarda bulunan bir parti ve 2. parti ve iktidar ortağı olmasına rağmen 3 Kasım tarihini keşfederek tam 10 puan düşerek Meclis dışında kalan diğer bir parti... AK Parti kongresi, o derecede muntazam, sessiz ve düzenli idi ki, heyecan eksikti bile denebilir. Ama galiba bundan sonraki kongrelerin bu anlayışla yapılacağının habercisi oldu. AB'nin kararlı karşıtı Erbakan'ın ekolünden gelen Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi Avrupa'ya en hızlı yaklaştıran politikacı kimliğinin haklı gururu içinde, liderliğini ispatladı. Boşlukta yüzen 'Merkez Sağ'a oturmak için büyük çaba gösterdi. Ancak daha alınması gereken mesafe büyüktür. Başbakan Erdoğan'ın nutkunda en beğendiğim söz, yolsuzluklar ve hırsızlıklar devrinin kapandığına dair kesin teminatı idi. Allah utandırmasın! diyorum... Milliyetçi Hareket Partisi'ne gelince, -o kadar hatırlatmayı pas geçerek- 'Merkez Sağ'daki boşluğu duymadı. Duyduysa bile heves göstermedi. Ramiz Ongun, Devlet Bahçeli'yi öylesine eleştirdi ki, benim o kadar ileri gitmem doğru değildir. Erdoğan gibi Bahçeli'yi de kutluyor, başarılar diliyorum. Canlı partiler ve başarılı genel başkanlar, demokrasi hayatımızın güvenceleridir. Dr. Bahçeli, vaktiyle söylediklerini tekrarladı. AB karşıtlığının ve buna ilaveten dünyanın birinci devletine karşı bulunmanın Türkiye'ye ne getireceğini ise açıklamadı. Türk'ün 1500 yıl önce istikbalini çizen Ergenekon ve Bozkurt'tan bahsetti. Gökalp ve Atsız'ın Türkçü denen milliyetçiliğini, ülkücü denen milliyetçilik olarak sürdüren Başbuğ Türkeş, Türk milliyetçiliğini çağımıza oturtarak yenileştirmeye karar vermişti. Uygulamaya koyamadan öldü. Bahçeli'den hiç değilse dağılan milliyetçileri, Türkeş'in eseri olan partide toplamasını bekliyoruz.