Yurtta sulh cihanda sulh diyen Atatürk, aktif diplomasisi ile tarihe geçti. Yaşasaydı 1943 baharında Müttefikler yanında savaşa gireceği hakkındaki fikrimi değiştirmem. Balkan ve Sadabad Paktları, ABD ile dostluk, İngiltere Fransa ile ittifak, Sovyetler'le kapışmamaya dikkat gibi biribirinden farklı konularda o zamanki dünyanın baş çeken liderlerinden oldu. Sonra, içimize kapalı, pasif diplomasi dönemi başlar. Özal'ın başbakanlık ve Demirel'in Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde ise, politikamız canlandı, bütün kıt'aları kapsadı, Adriyatik'le Çin Seddi arasına büyük ihtimam gösterildi. Şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, yeniden aktif diplomasiye geçtiler. Her tarafa ulaşmaya çalışıyorlar. Millî politikamız ve hedefimiz Avrupa Birliği'dir. Bütün dış konular, bu doğrultuda mütalaa edilmek gerekir. ABD ile stratejik ittîfak, Türk Cumhuriyetleri ile işbirliği, Dış Türkler gibi büyük meseleler, çağdaş medeniyet seviyesinin ta kendisi olan Avrupa standartlarına erişmemiz için bize güç verecek şekilde izlenmelidir. Büyük potansiyelimize rağmen epey gerilerdeyiz. Sıçrama yapamaz, riskleri göze alamaz, aklımızı fuzuli konulara takıp oyalanırsak, çok nüfuslu Güney Asya devletleri sıralarına düşebiliriz. Dış politika; egoist, vurdumduymaz, hassas, kırılgan, nankör ve meşakkatlidir. Fazlaca dikkat ister. Bakınız Irak'ın bütünlüğü için en çok Türkiye çalışıyor. Gerek Müslüman, gerek sadece Arap devletler cansız, hattâ kansız davranıyorlar. Bosna soykırımında da böyle oldu. İsrail ile Suriye'ye arabuluculuk teklifinde bile bulunduk. İyi niyet gösterisinden ileriye gitmez. İsrail Başbakanı dehşete düştü. Suriye şart koştu. Kurdun Suriye'yi yemek niyetinin kesinliğine inanmayanlarımız var. İsrail'in kendisi ile uğraşamayacak Suriye, Irak ve İran istemesinin milli politikaları olduğunu kestiremiyenler çok. Nitekim Pax Americana'yı akıl edemiyenler, Afganistan ve Irak seferlerini Bush'un şahsî marifeti şeklinde değerlendirmişlerdir. Muhtemel gelişmeleri doğru görmek, ideolojilere kapılmayıp reel politikaya erişmekten başka metod yoktur. Gecelerini gündüzlerine katarak çalışan Sayın Erdoğan'la Sayın Gül'ün, meselelerin içinde piştikçe yolumuzu açacaklarını ümid ediyoruz. Başarısızlıkları için çelme takacak değiliz.