Amerika, Afganistan'da olduğu gibi, Irak'ta da asayişi sağlayamadı. Yabancı ülkeleri yönetmek becerisi diyebileceğimiz imparatorluk yeteneklerinden mi mahrum? Yoksa işgali altında, fakat iç barıştan uzak devletler daha mı işine geliyor? Ama eninde sonunda, Afganistan'da ve Irak'ta hem bu ülkeler, hem Washington için kabûl edilebilir yönetimler kurulması gerekiyor ki, ABD menfaatleri tıkır tıkır işleyebilsin. En akıllı tedbir, eski Afganistan hükümdarını Kâbil'de yeniden kral ilân etmek ve Bağdad'da Hâşimîler'den bir prensi krallık tahtına çıkarmaktır. Bu suretle Afganistan ve Irak'ın bütünlüğü vurgulanırdı. Yoksa bu ülkeleri krallar yönetmiyecek. Seçimler gerekiyor. Seçimler için partiler lâzım. Washington, bu hususlarda da ağırdan alıyor. Acaba Amerika, tasarladığı sınır değişikliklerine, kralın ve meclisin karşı koymasından mı çekiniyor? Diğer bir ihtimal, İran meselesini çözümledikten sonra, Doğu Akdeniz'den Çin Seddi'ne uzanan muazzam bölgeyi bütün hâlinde değerlendirmek düşüncesi olabilir. Suriye ve Suudi Arabistan'daki mukavemetler, bir operasyona hâcet kalmadan kırılabilir. Washington, böyle ümit ediyor. Bu, Pax Americana'nın Asya projesidir. Afrika'ya ancak gerekirse ve daha sonra intikali hedefleyen bir projedir. Terörist mihrakları bastırmak dışında Amerika'nın Afrika'yı hiç ele almaması daha muhtemeldir. Libya'yı zamana ve şartlara bırakabilir. Libya-Cezayir-Nijerya petrolleri, ABD için, Körfez ve Hazar havzalarının önemini taşımıyor. Devlet olduğu kanaatini taşıyan her ülke, Washington'ın her adımını hesaplamak ve ona göre davranmak durumundadır. Tarihin bugün yaşadığımıza benzer büyük değişikliklerinde bazı ülkeler üste çıkar, bazıları altta kalır. Ve malûmdur ki, altta kalanın canı çıkar.