Başbakan Erdoğan'ın günlerdir gündemden düşmeyen ABD ziyareti başarısız geçse idi, bir kısım medyamız ve muhalefet, memnun olacaklardı. Halbuki bu gibi dış temaslarda başarının kârı, milletindir. Yaramaz bir gelişme hâlinde, beğenmediğimiz başbakan müşkül durumda kaldı diye sevinecek miyiz? Türkiye devlet ve hükûmet başkanının ABD Başkanı ile görüşmesi her durumda ve her zaman önemlidir. Bugün Amerika'nın tek mega süper güç olması, üstelik artık sınır komşumuz bulunması, bu ehemmiyeti en yüksek dereceye getirdi. Bize göre Sayın Erdoğan'ın bütün ABD temasları faydalı geçti. Mübalağa edenler varsa, onların safında da değiliz. Daha doğru bir değerlendirme, gezinin sonuçları ortaya çıkınca yapılabilir. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, önümüzdeki aylarda bilhassa Avrupa ile, bugüne kadar görülmemiş yoğunlukta temaslar yapacaklardır. Hatalı davranışları olursa eleştireceğiz. Ama başarılarını vurgulamaktan ve teşvikten çekinmiyeceğiz. Niçin çekinelim? En şerefli kişi, millete en iyi hizmet edendir. Bu yarış, herkese açıktır. Dış âlemde saygın bir başbakan, politikada ve medyada muhalefetin de saygınlığını artırır. Sayın Tayyip Erdoğan'ın Amerika ziyaretindeki performansı, statükocularımızın hoşuna gitmedi. Ertuğrul Osman Efendi ile görüşmesindeki kibarlığı bile hazmedemediler. Kıbrıs'ı sorunlar yumağı hâline getirenler Erdoğan'ı ada üzerinde taviz vermekle suçlamaya kalkıştılar. Ama statükocularımız yavaş yavaş reform fikrine alışacaklardır. 2005'te Maastricht kriterlerini müzakereye başlıyacağız. Milletçe çağdaşlaşmanın keyfini yaşıyacağız. Kimse çok görmesin.