Pax Americana'nın Asya kıt'asındaki hedefi açıktır. Okuyucularımdan özür dileyerek yüzüncü defa tekrarlıyorum: Basra Körfezi ve Hazar Denizi havzalarındaki enerji kaynaklarının tevzii (dağıtılması) üzerinde kesin söz sahibi olmak. Niçin? Japonya'ya, Almanya'ya, Fransa'ya, İtalya'ya petrol vermiyecek mi? Verecek. Ancak bu devletler, petrolü dolarla alacaklar ve Amerika'nın cihan siyasetine karşı sert çıkışlardan kaçınacaklar. Anılan havzalardaki petrol, bugün bilinen dünya rezervinin üçte ikisidir. Buralardan petrol gitmezse, büyük demokrasilerdeki sanayi çöker, refah çizgisi kırılır. 21. yüzyıl için böyledir. 22. yüzyılda başka enerji kaynaklarına geçilecektir. Pax Americana'nın bu temel hedefi dışında elbette yan hedefleri de önemlidir ki, başlıcası İsrail devletinin güvenliğidir. İsrail, kuruluşundan bugüne, ilk defa sulh (barış) hayatı yaşamak istiyor. Sağlayabilirse, savunma harcamaları asgariye ineceği için, müreffeh Avrupa ülkelerinin refah düzeyine geçecektir. Nitekim Birleşik Amerika da, ilk etapta 40 bin, hemen sonra 50 bin dolar per capita (kişi başına) yıllık gelir seviyesine geçmek için Asya'dadır. Pax Americana demek, bu 50 bin doları gerçekleştirmek demektir. Ekonomik motiflerin yanında askeri sebepleri, Amerikan devletinin rejimini ve müreffeh hayat tarzını savunma gayesini de unutmamak gerekiyor. Washington bunu milletlerarası terörle cihanşümul savaş şeklinde algılıyor. Yani: Yeryüzünün neresinde terör örgütü ve terörist varsa, yok edecektir. İkiz Gökdelenler ve Pentagon'un uğradığı tecavüzü cezalandırmayan bir Amerika'nın hem içeride, hem dışarıda prestij ve saygınlığı sarsılacaktır. Bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için, Amerika'nın, işgal ettiği Afganistan ve Irak'ta asayişi sağlamak yanında, makul yönetimler kurması, edineceği üsler ve imtiyazlar haricinde askerini çekmesi gerekiyor. ABD, bu temel müşkülü aşamadı.