Ana dilde yayın, AB için şüphesiz lâzım, hattâ elzemdi. Çok geciktik. Nihayet başlattık. Bize göre yanlış başladı. Yanlışlığı oluşturanlar, uygulamalardan hemen sonra farkına varacaklar. Yıllardan beri bu sütunda yazdık. Kulak asılmadı. Kendilerini daha tecrübeli, daha başarılı, daha devletçi, daha kuşkulu sanan, böyle olduklarına inanan ve inandırılan bir kısım bürokrat, gereğini yapamadı. Böyle hamlelerde tek keşinin bile engel çıkarabildiğini çok gördük. Büyük yanlış şudur: Yıllarca yazdık. Burası Türk devletidir. Devlet, her vatandaşına, çocuğuna, Türkçe öğretmekle yükümlüdür (bunu başarıyla yapamadı). İlkokuldan sonra ayrıca büyük kültür dillerini öğretmek de devletin görevidir. Hiçbir mahallî dili bir kısım vatandaşının ana dilidir diye öğretmez, hattâ öğretemez. Bütün demokrasilerdeki uygulama böyledir. Devlet seçmeli ders, ders dışı faaliyet hâlinde bile okullarında mahallî dil konusuna giremez. Zira sakıncalıdır, işin sonu gelmez, Türkçe'nin ve büyük kültür dillerinin öğrenilmesine zarar verir, resmî dilin şivesini bozar, millî birliğin sağlanması için muzırdır. Ama özel sektör, akla gelebilecek her dil için kurs açabilir, TV ve radyo kurabilir, kitap, dergi, gazete yayınlayabilir. Talep ve arz meselesidir. İsteklisi varsa, Meselâ Kızılderili dilleri için de aynı faaliyette bulunmakta serbesttir. Hedefi para kazanmaktır. Resmî dil ve büyük kültür dilleri nasıl TC yasalarının denetimi altında ise, mahallî dillerle öğretim ve yayın da aynen öyledir. Meselâ RTÜK, Türkçe TV ve radyoları nasıl denetliyorsa, aynı yasal uygulamayı, küçük dildeki yayınlar için de yapmakla görevlidir. Bu işin TRT'ye havalesi şüphesiz daha iyi denetleyebilmek içindir. Daha doğrusu özel sektörün denetimden kaçabileceği kuşkusu açıktır. Ama evlerinde aileden gelen dilleri konuşan, yahut sadece bu dilleri bilen, veya çeşitli kavimlerden indiği belli vatandaşlarımız, bu hafta başlayan yayınlardan memnun olmadılar, bilesiniz. Zira kendilerini asla azınlık görmemişlerdir. Böyle bir muameleye kesinlikle katlanmazlar. Mahallî dilleri söndürmek, insanlığa yakışmaz, barbarlıktır. Küçük diller de insanlığın parçalarıdır. Ama bu dil ve lehçe ve şivelerin üzerinde fazla durmak, o insanlar için zararlıdır, kendilerini millî kültürden ve büyük kültürden koparır. İsteyen üniversiteler, en küçük mahallî dili bile inceler, her türlü ilmî yayını yaparlar. Her türlü mahallî özellik kültürümüze renk katar. Yüksek kültürümüze hiç girmemiş bulunsalar bile, değerli etnografya ve folklor malzemeleridir.