Avrupa Birliği'nin Anayasa Mahkemesi başta yargıda bulunan davalarımıza etkisi olur mu? Bu kritik sorunun cevabı şudur: Olur! Ama bu olur'u açmak, okumak, tefsir etmek gerekir. Şöyle: Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını ve hukuk sistemini kabûl etmiştir. Anayasamız dahil, yasalarımız, bu sisteme aykırı olamaz. Bu sistem getirilmekle beraber, realpolitik'in de yazılı olmayan (Osm. gayri mektûb) kuralları vardır, her ülkede işler, şudur: Her devletin kendine has, mahsus, özel hususiyetleri... Türkiye'de bize mahsus bu özelliklerin birçok Avrupa devletinden fazla ve bir kısmının demode olduğunu elbette söyleyebiliriz. Fakat bu iddiaları, bu incelikleri, bu özellikleri tanımam, yazılı olan neyse odur! tutumuna girilirse, birincisi yeterli politik tecrübe bulunmadığı, ikincisi yönetilen devletin mekanizmasına (işleyişine) hulûl edilemediği anlaşılır, üçüncüsü buna rağmen davranışına girilirse, kazanma şansı yoktur, zamanı gelir anlaşılır ama artık iş işten geçmiştir. Türkiye'mize muhsus takıntılı fikirler, zamanla çağa uyum sağlayacaktır. Her şey eninde sonunda zamana ve zemine uyar. Çağa uyum sağlayarak Türkiye'yi yüceltmenin tarihimizdeki şampiyonu Atatürk'tür. Bu konuyu Taha Akyol, Hangi Atatürk? kitabında ilmî şekilde ekspoze etmiştir. Ama zaman ayarı yapmadan zorlayarak değiştirmeye kalkışılmasına izin vermezler. Sonuç: Yüce Mahkememiz, elbette Avrupa hukuk düzeninin etkisindedir. Ama Türk Devletinin öncelikleri takaddüm eder.