Merkez Sağ'da muhafazakâr liberal ve Merkez Sol'da sosyal demokrat iki güçlü partiye sahip bir Türkiye'de demokrasi daha iyi işler. Ayrıca demokrasiyi yıkacak faaliyetleri bulunmayan tamamen Sağ ve Sol partilerin Meclis'e girmelerinde de sakınca yoktur. Askerî darbeler, dejenere seçim ve parti yasaları, Meclis'in ve Meclis'e dayalı hükûmetin yetkilerini kuşa çeviren, her taraftan budayan müdahaleler, anayasal kısıtlamalar, çağdaş demokrasiye geçme süremizi yokuşa sürdü. Demokratik olmayan yüzde 10 baraj, ırkçı ve komünizan bir bölücü partiye karşı idi. Yetmedi, bir parti daha kuruldu, yanılmıyorsam misyonu Doğru Yol ve Milliyetçi Hareket partilerini Meclis dışında bırakmaktı. Bunu gerçekleştirdi ve misyonu sona erdi. Bugünkü Meclis'te CHP'den başka MHP ve DYP de olsa idi, demokrasimiz daha iyi işler, AK Parti daha rahat icraat yapabilirdi. Ana muhalefet partimiz CHP'nin sosyal demokrasi yerine 1940'lara hayran koyu bir devletçiliğe saptığı görülüyor. Amerika ile yakınlaşmamıza karşıdır. Avrupa Birliği millî hedefimize katılmakla beraber, bu yolda tökezletecek epey davranışta bulunuyor. Liberal düşünceyi savunmaktan uzaktır. Atatürk ile Osmanlı'yı biribirinin alternatifi sanmaktadır. Halbuki Merkez partilerinin Atatürk ile de, Osmanlı ile de bir meselelerinin olmaması gerekir. Cumhuriyeti, Osmanlı'nın Türk yurdu yaptığı toprakları Millî Mücadele'yi kazanarak işgalden kurtaran Osmanlılar'ın kurduğu unutuluyor. Cumhuriyeti elbette gökten zenbille inen veya Osmanlı dışı insanların kurmadığı pas geçiliyor. Atatürk sevgisizliği, gayri millîdir ve rejimi dinamitler, Osmanlı sevgisizliği ise, ilim ve akıl dışıdır ve bu işe soyunan partilere sadece oy kaybettirir. Halkımız, babasının ve dedesinin kimler olduğunu bilmektedir. Türk tarihinin hiç şüphesiz en büyük ailesine parya muamelesi yapmaya kalkışmak, çağ dışı bir kabalıktır. Bu gibi şeyler artık yalnız bizde görülüyor. Atatürk'le Osmanlı'yı beraberce kucaklayamayan dar kafalar, bizi üç bin dolarlık bir toplum hâline getirdi.