Türkiye'nin ve Türk milletinin en büyük davası, birinci meselesi, Avrupa Birliği üyeliğine erişmemizdir. Ancak o zaman ulemâmız Batılılaşmanın Neresindeyiz? diye kitaplar yazmayacak. Atatürk'ün muâsır medeniyet seviyesi şeklinde en özlü slogan hâline getirdiği millî hedefimiz gerçekleşecek, kâğıt üzerinde kalmaktan kurtulacak. Önümüze gelen her meseleyi Avrupa standartları bakımından gözden geçirmek durumundayız. Aksi takdirde, maalesef kaytarıcılığımız meşhurdur, kendi bildiğimizi okumak için mutlaka bir yol buluruz. AK Parti hükûmetinin 17 Aralık kararlarına kadarki iradesi ve Yüce Meclis'in örnek çalışması öğülmeye değer. Ancak 2 ay geçti. Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi soğuttuk. Avrupa Birliği'ni ele geçirenlerin koydukları sinsi ifadeler, Türk için referandum hokkabazlıkları, elbette milleti incitti. Ancak bu husus, daha bir ihtirasla konuya sarılmamızla sonuçlanmalıdır. Zamanla yarışmak durumundayız. Kıbrıs çıkmazı, kabine revizyonu gibi konular bizi yavaşlatmamalıdır. Zira sırada Ukrayna ile Moldova bekliyor. Hırvatistan nasıl acayip şekilde takaddüm etti (önümüze geçti) ise, gerçekten iri ve diri bir devlet olan Ukrayna, aynı şeyi yapabilir. Ukrayna, Avrupa Birliği'nin Avrasya'ya açılması için Türkiye kadar müsait değilse de Türkiye'nin yapmadığını bir ölçüde yerine getirebilir. Tabii Rusya'nın tutumu daha da önemlidir. Ukrayna'da rejim değişti. Yeni rejim, Avrupa Birliği derecesinde Birleşik Amerika'ya da bağlantılıdır. Rusya isterse Ukrayna'yı karıştırır. Zira Ukrayna'da 12 milyon Rus yaşıyor. Bunlar elbette dillerini, kültürlerini koruyacaklardır. Yüzlerini kuzeyden, Moskova'dan çevirip Batı'ya da bakabilirler. Bu husus, Rusya'nın Avrupa'ya daha yaklaşmasını sağlar. Putin'in büyükelçisi bir sabah erken Brüksel'de Rusya'nın AB adaylığı için dilekçesini birliğin burnuna dayayabilir. Rusya'ya hayır! demek, Türkiye'ye hayır demekten de sakıncalı, hattâ belâlıdır. O zaman Jacques Chirac, kollarını Rusya'ya uzatacak, onu kucaklayacaktır. Her iki cihan savaşında da Fransa böyle yaptı. Onun için iyisi mi biz Türkler, elimizi çabuk tutalım. Yüce Meclis'imizi yeniden hareketlendirelim. Müzakerecilerimizi hemen seçelim. Taramaları bitirip müzakereye geçelim. Daha karmaşık bir Avrupa'ya muhâtab olmayalım.