Brüksel'de Türkiye raporu esasları belirleniyor. Bütün AB üyelerinden fikir soruluyor. Rapor, kaleme alınmak üzere. Çıta, görülmemiş bir yüksekliğe çıkarıldı. Türkiye için özellikle yükseltildiği belli oluyor. Yunanistan ve İspanya'nın kırkar milyar dolar yardım alıp girdikleri Ortak Pazar dönemi kapandı. Elbette bugün de iltimaslı devletler var. Hırvatistan ve Slovenya gibi Almanya ve Avusturya destekli iseniz, işiniz çok kolaylaşıyor. Biz, şansımızı kullanamadık. İnanılmaz gaflet yılları geçirdik. Bugün yeterli derecede uyanmış mıyız? Ne gezer? Hâlâ AB kapılarını yüzümüze kapattırmak için askeri işe karıştırmak teşebbüsleri var. Türk subayının, kışkırtmaya kalkışanları nasıl küçümsediği pas geçiliyor. Aralık ayı yaklaşırken, Avrupa'da bizi istemeyenlere bahane oluşturacak başka hareketlerimiz de vuku bulabilir. Başbakan Erdoğan, 25 AB üyesinin hiçbirini ihmal etmeksizin eksiksiz bir Avrupa turuna hazırlanıyor. CHP milletvekillerini de götüreceği haberi, çok olumludur. Zira AB, bir partinin değil, bütün siyasî partilerimizin misyonudur. Üçlü koalisyon döneminde Milliyetçi Hareket Partisi'nin de AB için epey katkısı oldu. Şerefli bir millî hamledir. Gücü oranında katkı veren her teşekkül ve her kişi bu şan ve şereften nasibini alacaktır. Karşı çıkanlar, sandıkta yüzde 1'in altına kadar düşeceklerdir. Halk, yarım demokrasi uygulamalarından yaka silkmiştir. Yoksulluğun pençesinden kurtulamamıştır. AB hakkında bilgisi arttıkça şuurlanıyor. Geçen yıl referandum yapılsa üçte iki olumlu oy çıkardı. Bugün yapılsa evet diyecekler yüzde 90'ın üzerindedir. Bu gerçeği hissedemeyenlere, ben politikacı demem. Müzakereye başlayıp üye olamayan devlet yoktur. Üye olup refaha ulaşmayan da mevcut değildir. Türkiye'nin birkaç yıl içindeki tam üyeliğinden Avrupa devletleri, Fransa ile Almanya başta, öyle menfaatler sağlayacaklar, ufukları öylesine genişleyecektir ki, günümüzde muhalefet veya tereddütte bulunanların çoğu, fikirlerini değiştireceklerdir. Türkiye, birkaç yıl içinde yıldız gibi parlayacaktır. Çağdaş demokrasi ve çağdaş ekonomi içinde yaşayan bir Türkiye, sulh ve sükûna susamış dünyamıza gerçek katkılar sağlayacak potansiyele sahiptir.