Federal Avusturya Cumhuriyeti, 6 aylık Avrupa Birliği dönem başkanlığının ilk 10 gününü geçirdi. Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik'e, İngiliz selefi Jack Straw gibi başarılı dönem diliyoruz. Viyana'da ünlü 'Türk Çanı'nın çalınmasına 10 yıl kadar önce belediye meclis kararı ile artık Türk tehlikesi (!) kalmadığı gerekçesiyle son verildiğini biliyoruz. Ama Merzifonlu Kara Mustafa Paşa fobisi sürüp gidiyor. Halkımızın çok azının adını ve kimliğini bildiği paşamızı, Avusturya'da genç yaşlı tanımayan yok. Halbuki Avusturyalıların gene aynı dönemde, sonraki ve bugünkü hayat tarzlarını kesin ve olumlu etkileyen başka gelişmeleri de aynı derecede değerlendirmeleri gerekir: Olağanüstü Büyükelçimiz Mehmed Paşa'yı 299 kişilik maiyetle Viyana'da İmparator'a göndermiştik (1665). Türk heyetinde asrın en büyük Türk yazarı Evliya Çelebi de vardı. Avusturyalılar, kahve ile tanıştılar ve çok sevdiler. Bizimkileri görüp mendil kullanmaya başladılar. Mehterhâne dinleyip askerî mızıkalarını düzenlediler... Kaldı ki, Birinci Cihan Savaşı'nda Galiçya'ya 2 tümenli 20. Kolordu'muzu gönderdik. Rus ordularına karşı Avusturya'yı istilâdan kurtardık. 12.000 (on iki bin ) şehidimiz, hâlâ Galiçya topraklarındadır. Bir kolordunun ne demek olduğu malûmdur. Merak edenler Galiçya'nın haritadaki yerini bulup hayret edebilirler. Şimdi Ursula Hanımefendi, Giscard d'Estaing'in çarpık anayasasının Avrupalılar'ca beğenilmediğini, yeni bir anayasa yapılması gerektiğini söylemiş. Çok doğrudur. Reddedilen anayasa üye devletlerin bağımsızlıklarını fazlasıyla kısıtlıyor, âdetâ Avrupa Birleşik Devletleri oluşturarak ABD'ye benzemek istiyordu. Çok da uzundu, talimatnamelere benziyordu. İnsan hakları ile uyuşmaz unsurlar içeriyordu. Avusturya şimdi Hırvatistan'ı, akabinde Bosna-Hersek, Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk, muhtemelen Moldova ve Ukrayna'yı üye yapmaya çalışıyor. Türkiye, 2006'nın ilk 6 ayında mutlaka göz doldurucu mesafe alacaktır. Sayın Plassnik bile takdirlerini esirgemeyecektir. Türk'süz Balkanlar'a inmek hevesi geçmişte Avusturya'nın başını belâya sokmuştur. Düne kadar iki büyük Avrupa imparatorluğu yöneten iki milletin anlaşamaması ayıptır.