Avusturya, küçük bir devlettir. Bulunduğu bölgede etkin olmak istiyor. Avrupa'nın büyük devletleri gibi Avrasya ve dünya politikası ile ilgilenmiyor. Refahını sürdürmeye, yoksul ülkelerle paylaşmamaya özen gösteriyor. Güvenliğini -imparatorluk döneminde bile- ırkdaşı Almanya sağladığı için, bu hususta da endişesi bulunmuyor. Avrupa'da benzer temayüldeki partilerin iş birliği yapması gittikçe yaygınlaşıyor. Avusturya da Almanya'daki Hristiyan partileri ile paralel gidiyor. Binaenaleyh Almanya'da iktidarı beklenen Angela Merkel'le birlikte hareket ediyor. Henüz şansölye Schröder hükûmetinin yönettiği Almanya, Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediği için, şu anda Lüksemburg toplantısında Merkel'in ağırlığı yok. Ama Avusturya şansölyesine gizlice emir vererek, Türkiye'nin üyeliğini bertaraf etmeye çalışacak güce sahip. Arkasında Almanya ve Fransa'nın muhafazakârları olmaksızın küçük Avusturya'nın, 24 devlete ter döktüremeyeceği -bize göre- kesindir. Avusturya ayrıca ülkesinde fazlalaşan Türkler'in hayat tarzından irkilmiş vaziyette. 8 milyon nüfuslu Avusturya'da Türk azınlığı göze batıyor, çoğalmasından korkuyorlar. Avusturya'mızın 60.000 de Hırvat vatandaşı var. Onları memnun etmek istiyor. Bizden 40 yıl sonra AB'ye müracaat eden Hırvatistan'ı, bizden önce üye yapmaya çalışıyor, muhtemelen böyle de olacaktır. Avusturya'da Türk düşmanı partiler, tıpkı Almanya'daki gibi bu husumeti oya tahvil edemediler. Avusturya, bir federal devlettir. 9 küçük federe devletten (eyalet) oluşur. Birkaç gün önce bunların en küçüklerinden Stejermark'ta şansölye Wolfgang Schüssel'in Hristiyan Demokrat Partisi seçimleri ve eyaletteki 60 yıllık iktidarını kaybetti. Rakibi Sosyal Demokrat Parti kazandı. Önümüzdeki günlerde Burgenland ve Viyana eyaletlerinde de seçim var. Tük düşmanlığının ve kocaman AB devletlerine meydan okumanın şampiyonluğunu yaparak seçimi kazanmak peşinde olan Schüssel, muhtemelen, emir aldığı Angela Merkel gibi hüsrana uğrayacaktır.