Türkiye, Irak ve ABD temsilcileri, üçüncü defa toplandılar. Bağdad'da PKK örgütünün nasıl dağıtılacağını konuştular. Türkiye'yi, 'açılım'dan sorumlu İçişleri Bakanı Prof. Beşir Atalay temsil etti. Toplantı sonucunu aynen şu veciz cümleyle bitirdi: "PKK terör örgütünün tasfiyesine dair yeni, köklü, somut tedbirler alındı." Prof. Atalay, Bağdad'dan Erbil'e geçti. Barzânî ile görüştü. PKK'lılar Kandil Dağı'ndan, ikmal ve ulaşım yolları kesilip inmeye mecbur kalacak, sonra Türkiye'ye gelecekler. Bu işi Amerika, Barzânî'ye havale ediyor. Barzânî de, kendisinden başka yerden emir alan silâhlı bir Kürt oluşumunu Kürdistan (pardon: Kuzey Irak) topraklarında zaten istemiyor. Mahmur Kampı sâkinlerine gelince: Çoğu Türkçe bilmeyen 12.000 kişinin Türkiye'ye sokulması Kandil Dağı derecesinde karmaşık bir iştir. İyice düşünüp taşınmadan, Türkiye'ye getirilmeleri için acele edilmemeli, önemli sakıncaları olabilir. Türkiye'de PKK yerine MKK kurabilirler. Böylece Amerika, elini hiç kirletmeden, Kürtler'i incitmemeye dikkat kesilerek, Irak'a emir ve Türkiye'ye rica ederek PKK'dan kurtulacaktır. Zira PKK ile işi kalmadı. Ama Kürtler'i elinde tutmak, Arap okyanusunda boğulmaktan kurtarmak istiyor. Bu plan, İmralı Müebbed Mahkûmu'nun hiç mi hiç işine gelmeyecektir. PKK'ya emir üzerine emir yağdıracaktır. Katliam ve eylem yapamayan, silâhsız bir PKK, Öcalan'ın işine yaramıyor. Politikacıları korkutamayacak, emirleri yerine getirilmeyecektir. Hatta politikacılar da bu baskıdan usanıp aleyhine çalışabileceklerdir. Sıradan bir T.C. vatandaşı mahkûm haline gelip silinmek, Öcalan'ın büyük kâbusudur. Türkiye İçişleri Bakanı "PKK'nın tasfiyesi konusunda kesin sonuçlar alacağımızı düşünüyorum" kesin cümlesi ile İran'ı da ürküttü. Tahran, Kürdistan'daki bütün Irak vatandaşlarının İran topraklarına vizesiz girmelerine izin verdi. İran'da da epey Kürt var. Güney Irak'ta da İran nüfuzu mevcut. İran'ın müdahale ettiği bir konu karmaşık ve karışık değil, karmakarışık olur. Washington mutlaka çaresini bulacaktır!