Barzani, George Bush tarafından Beyaz Saray'ın Oval Ofis denen meşhur başkanlık makamında kabul edildi. 3 yıl önce aynı yerde Tayyip Erdoğan, milletvekili sıfatı bile taşımaksızın Başkan'la görüşmüştü. Bu suretle Bush, bütün dünyaya, Sayın Erdoğan'ı Türkiye başbakanı olarak tanımaya hazırlandığını belirtmişti. Ankara'nın, dünyanın 1. adamının bu tutumundan etkilenmediğini söylemek, tarih ve de siyaset ilimleri bakımından mümkün değildir. Şimdi Bush, Barzani'yi, demokrasi kahramanı olarak karşıladı. Saddam gibi bir kanlı kaatili yıkmak için Birleşik Amerika'nın yanında yer almasından dolayı kutladı. Irak'ı onulmaz şekilde parçalara ayıran anayasanın kabulünde can ve gönülden hizmetinden ötürü teşekkürlerini bildirdi. Amerika ne dedi ise yaptığı için ilâveten aferin dedi. ABD'nin stratejik müttefiki Türkiye ise, 1. Tezkere ile Amerika askerini topraklarına çağırmıştı. 2. Tezkere ile o askerleri İskenderun Körfezi'nde gemi içinde bir ay bekletip geri göndermişti. Savunma Bakanı Rumsfeld'in iddiasına göre Türkiye, Irak'ta ağır Amerikan askerî ve malî zayiatına sebeb olmuştu. Şimdi Oval Ofisi'te kabul sırası, Irak Cumhurbaşkanı Talebani'de olsa gerek. Bu şahıs (pardon zât), o derecede tekellüfsüz dostumuzdur ki, PKK belâsından kurtulmamız için dağlardaki eşkıyayı afvetmemizi öğütledi. Dostluğun bu derecesine doğrusu can kurban... Buna rağmen Başkan Bush'un, Kürt liderlerine, uslu durmaları, Amerika'ya yaramazlık etmemeleri bâbında nasihat çektiğine eminiz. Suriye harekâtının politik safhası başlamışken, Cumhurbaşkanı Talat da Washington'da Miss Condoleezza Rice ile görüşmek üzeredir. Onun ne gibi nasihatlar alacağını ise, tahmin etmeye çalışmayacağım.