Başbakan İran'da

Başbakan Tayyip Erdoğan, İran'ı resmen ziyaret ediyor. İran, Türkiye'den sonra, bütün Müslüman ülkeler içinde, en derin devlet geleneği olan komşumuzdur. Dış politikasının öyle ilkeleri vardır ki, iktidarda Şâh'ın veya Humeynî'nin bulunması ile değişmez. Resmî ziyaret yapan heyetimiz, elbette bu gerçeğin idraki içindedir. Sayın Başbakan, PKK-KONGRA-GEL'in terör örgütü olarak tescil edilmesi ümidiyle Tahran'a gitti. Kürt oluşumlarının her türlüsünden ürken İran, Türkiye'ye zarar veren terör örgütü benim dostumdur felsefesinde değilse, gereğini yapacaktır. Bu suretle PKK'ya karşı -resmen ve gösterişte bile olsa- AB ve ABD ile aynı paralele oturacak. Irak'ın -mümkün mertebe- bütünlüğünde, İran'ın da bizimle aynı kanaatte bulunması lâzım. Güney Irak'ta, Bağdad'dan mahrum bir Şîî otonomisi veya Arapça konuşan bir Şîî devleti istemediği takdirde, bu şekilde davranması beklenir. Türkiye'ye dünya fiyatları üzerinde gaz satmaya gelince, Müslüman kardeşliğine sığmaz. Bizde hangi hükûmet imzalamışsa, bu çarpık anlaşmanın düzeltilmesi ihtimalini de kuvvetli görüyoruz. İran, Ankara'nın her yaklaşma hareketinin, stratejik müttefikimiz Birleşik Amerika'nın sıkı takibi altında yapıldığını takdir etmelidir. Ve şüphesiz İran, 1940'lı yıllardan beri, en kritik bir dönemi yaşıyor. O yıllarda bile bir imparatorluk yapısındaki bu büyük ülkenin bugünküne benzer parçalanması senaryoları yoktu. Doğu komşumuzun değerini ve ağırlığını biliyoruz. Türk'e takaddüm etmek ve rejim ihraç etmeye kalkışmak arzularına karşı çıkmanın en tabii hakkımız olduğunu anlamalıdır. Türkiye Başbakanı'nın havanda su döverek eli boş Ankara'ya dönmesini istemiyoruz. Parlak sözler dışında elle tutulur, gözle görülür ilerlemeler bekliyoruz. Washington'da İran raporlarının yazıldığı bugünlerde, Tahran'ın nasıl davrandığını, bir iki gün içinde anlayacağız.