Müslüman dünyasındaki Batı karşıtlığı, bilhassa Amerika husumeti çok vurgulandı. Yeterince tarih bilmeden fütüristliğe soyunan yazarlar, komplo teorileri ürettiler. Fakat, Müslüman tepkisinin sebepleri üzerinde fazla durulmadı. Bir çoğu pas geçildi. Eski defterleri karıştırmayı tarihçilere bırakalım. Bir kısmı aktüel, bir kısmı kronikleşmiş olduğu halde gündemde yerini muhafazada devam eden problemler, bu düşmanlığı canlı tutmaya yetiyor. İşte birkaçı: Filistin meselesi: Yurtlarından çıkarılan Filistinliler'in durumu ve Kudüs'te Harem-i Şerif'te İsrail işgali, Filistin'in Arap coğrafyasından koparılması. Kuzey Irak'ın da Arap coğrafyasından çıkarılması. Yakasını kurtarmak için kurtuluş savaşı vermek zorunda kalan Cezayir'de sömürgeciliğin oluşturduğu radikal hareket. Kuzey Kıbrıs'ta Türk hükümranlığının asla tanınmaması. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının dörtte birini işgal etmekte direnmesi. Çeçenistan'da Rus zulmü. Bosna'da Boşnak kıyımı. Hindistan'ın Keşmir'in üçte ikisini işgali. Güney Filipinler'de Müslüman haklarının ihlâli. Timor adasının yarısının ABD tarafından Endonezya'dan koparılması. Müslüman dünyası, kendini yüzde yüz haklı gördüğü bu meselelerde, birinci derecede, Batı'nın lider devleti Birleşik Amerika'yı suçluyor. Cihanşümul terör, bu konularda serpilip gelişecek alanlar buluyor. Demokrasi dünyasının içine girip dertlerini çözmeyi, Türkiye dışında hiçbir Müslüman ülke tecrübe edemiyor. Batı'ya gelince, bana dokunmayan terör bin yaşasın kurnazlığı içinde pek çok kriteri ihlâl ediyor Bütün dostlarımın ve okuyucularımın bayramlarını kutluyorum.