Bayramınız kutlu olsun! Hafta sonu 12 Eylül Pazar referandum günüdür. Siyasî tarihimizin en büyük propaganda kampanyasını yaşadık. Bayram günlerinin iyimser atmosferinden sonra oylarımızı kullanacağız. Önümüzdeki hafta, 13 Eylül Pazartesi sabahından başlayarak oy dağılımını konuşacağız. Türlü çeşitli tefsirler, açıklamalar yapacağız. Çok yoğun bir politik süreç yaşadıktan sonra, Türkiye'nin büyük sorunları ile karşı karşıyayız. Dış politika kadar iç meselelerimizde de iktidar veya muhalif olarak görüşlerimizi daha sağlıklı ele alabileceğiz. Referandum mitinglerindeki keskin, bazen ürkütücü üslûp artık ılımlaşacaktır. 10 ay sonra da genel seçim... Girmek üzere bulunduğumuz sonbaharda dış politikamızda ve hemen hemen bütün dünyada ağırlıklı konu, İran'a karşı Birleşmiş Milletler yaptırımları ve bunların uygulamalarıdır. Bir ABD-İran savaşına kadar yol alabilecek konudur. Tahran'da siyasî değişiklik sonucu yumuşama ihtimali azdır. Süper füzesiz, atom bombasız, New York'u vurmak ve Akdeniz'e inmekten vazgeçebilen bir İran, ABD ve demokrasi ile yönetilen Batı ile uyumlu bir politika oluşturabilir. Böyle bir ümit hiç yoktur denemez. İç politikaya gelince, referandum sonrası AK Parti iktidarı, önemli açılımlar yaparak seçime gidecektir. Epey çekişme ve münakaşa ile gerçekleşebilecek açılımlar... Zira bütün reformlar böyledir. Statükodan, alışkanlıklardan vazgeçirebilmek kolay değildir. Millî hedefimiz muâsır medeniyet seviyesine erişmektir. Avrupa Birliği üyeliği bizi bu hedefe en çabuk götürecek çaredir. Başka bütün çareler vakit kaybettirir, hattâ yerimizde saydırır. Hep öyle oldu. Dünkü eyaletlerimizden geride kaldığımızı itiraf etmeliyiz. Tarihi oluşturan birkaç milletten biriyiz. Bu duruma daha fazla katlanamayız. Martavallar âleminde yaşamak bize bir şey kazandırmadı. Çok şey kaybettik, çağdaş ilerlemeleri izleyemedik. Bu millet utanmak için yaratılmadı, Atatürk'ün en beğendiğim, sıkça hatırlattığım sözlerinden biridir. Bayramınızı tekrar kutluyorum efendim.