Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Başkan Bush'la görüşmesi, Türk-Amerikan ilişkilerini hemen hemen 1 Mart 2003 öncesine getirdi ki, adını koyarsak ABD ile Türkiye arasında stratejik ittifaktır. İki ay içinde Kıbrıs meselesi çözümlenebilir ve bu yıl içinde Kopenhag kriterlerini samimiyetle yürürlüğe koyarsak, 2005 başında AB üyeliği için müzakerelere başlıyacağız. Geniş ölçüde, Maastricht kriterleri denen Türkiye'nin AB normlarında ekonomik dizaynıdır. Kıbrıs Rumları'ndan kaynaklanan bir çözümsüzlük hâlinde bile müzakere tarihi alabiliriz. Tabii Türkiye içinde, antidemokratik bir sakarlık yapmamamız şarttır. Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ikinci ağırlıklı konu olarak Kuzey Irak'ın statüsünü, Irak'ın bütünlüğünü ve PKK çetelerinin âkıbetini konuştular. Bu hususlarda Başkan Bush'un söyledikleri muğlâk görünüyor. Türkiye atlatılıyor değerlendirmesi yanlıştır. Zira Washington, Türkiye ile tam bir ittifak hususunda kararlıdır. Amerika'nın Irak'ta ne yapacağını tastamam bilmemesinden kaynaklanan tereddüt, en doğru algılamadır. Şimdiye kadar Türkiye'den ve -belki Türkiye ile ilgisi dolayısıyla- Türkmenler'den hiç mi hiç hoşlanmadığını belli eden Irak genel valisi Bremer, herhalde uyarıldığı için, lisan değiştirmeye başladı. Terörle savaşta ABD-Türkiye ittifakı âşikârdır. Bu da insanlığın geleceği ve insan hakları bakımından az şey değildir. Amerika ziyaretinde Musevi ve Yunan cemaatleri ile güzel temaslar yapıldı. Ekonomik konular ele alındı. Başbakan, Osmanoğulları'nın New York'ta oturan hanedan reisi (en yaşlı şehzâdesi) Osman Efendi ile de görüştü ki, İkinci Abdülhamid'in torunudur. Bütün bu gayretlerin neticeleri 2004 yılı içinde gerçekleşecektir. Pazartesiye birlikte olmak üzere Bayramınız kutlu olsun!